Beslenme alışkanlıkları sadece bedeni değil, ruh sağlığını da derinden etkiliyor. Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız'dan sağlıklı beslenmenin psikoloji üzerindeki etkilerine dair önemli açıklamalar.
Günümüzde artan psikolojik rahatsızlıkların altında yatan nedenlerden biri de sağlıksız beslenme alışkanlıkları.
Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız, beslenmenin sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir eylem olduğunu vurgulayarak, sağlıklı beslenmenin ruhsal dengeyi ve zihinsel istikrarı doğrudan etkilediğini belirtti.
Beslenme davranışları; bireyin düşüncelerini, duygularını ve hatta kişilik yapısını etkileyebilecek kadar güçlü.
Modern çağda, bireyin yaşam biçimi ve ruh sağlığı artık bir bütün olarak ele alınıyor ve bu bütünün en önemli parçalarından biri de yeme alışkanlıkları.
Kaan Üçyıldız’a göre; yanlış ve dengesiz beslenme, bireyin psikolojik iyi oluş halini olumsuz etkiliyor.
Uzman, şu sorunlara dikkat çekiyor:
Duygudurum Dalgalanmaları: Düzensiz öğün saatleri, aşırı şeker tüketimi ya da aşırı kısıtlayıcı diyetler ani ruh hali değişikliklerine yol açabilir.
Bilişsel Gerileme: Yeterli besin alınmadığında, dikkat, hafıza ve karar verme süreçlerinde bozulmalar meydana gelir.
Davranışsal Bozukluklar: Dengesiz beslenen bireylerde öfke patlamaları, dürtü kontrol zayıflığı ve tahammülsüzlük daha sık görülür.
Psikoloji bilimi yalnızca bireyin anlık duygularıyla değil, aynı zamanda kendini nasıl tanımladığıyla da ilgilenir. Bu bağlamda yeme bozuklukları (anoreksiya, bulimia, tıkınırcasına yeme bozukluğu) sadece fiziksel hastalıklar değil; bireyin benlik algısını da bozan ciddi psikolojik rahatsızlıklardır.
Sürekli diyet yapma, kilo takıntısı ya da sosyal medyada empoze edilen “ideal beden algısı” da kişinin kendisine yabancılaşmasına yol açabiliyor. Üçyıldız’a göre, bazı bireyler yalnızca yeme düzeni üzerinde kontrol hissi kurarak yaşamlarının diğer alanlarındaki kontrol kaybını telafi etmeye çalışıyor.
Duygusal yeme, psikolojide oldukça yaygın bir olgudur. Kişi, fizyolojik olarak aç olmadığı halde stres, kaygı, yalnızlık ya da boşluk hissi gibi duygularla başa çıkmak için yemek yemeyi bir savunma mekanizması olarak kullanabilir. Ancak bu alışkanlık uzun vadede suçluluk hissi, beden algısında bozulma ve düşük benlik saygısı gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.
Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız, modern yaşamın bireyleri “haz odaklı” ama “doyumsuz” hale getirdiğine dikkat çekiyor. Eskiden toplumsal bir paylaşım ve kültürel bir öğe olan yeme eylemi, artık yalnızlaşmanın ve bastırılmış duyguların bir aracı haline geldi. Bu da bireyde anlam yitimi ve psikolojik sorunlara zemin hazırlıyor.
Üçyıldız açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Beslenme, yalnızca fiziksel değil; psikolojik bir eylemdir. Ne yediğimiz, nasıl yediğimiz, neden yediğimiz soruları, ruh sağlığımız hakkında derin ipuçları taşır. Yanlış beslenme, yalnızca mideyi değil, ruhu da rahatsız eder. Bu nedenle sağlıklı beslenme, sadece bir diyet programı değil; aynı zamanda zihinsel dengeyi, duygusal istikrarı ve psikolojik bütünlüğü destekleyen bir yaşam biçimi olmalıdır.”
Yorum Yazın