
Vehbi Koç Vakfı, 55. kuruluş yıldönümü vesilesiyle vakfa emeği geçen kişileri ağırladığı “Vehbi Koç Vakfı Sohbetleri” podcast serisinin ikinci bölümünde, Koç Holding Şeref Başkanı ve Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Rahmi M. Koç’u konuk etti.
Vehbi Koç Vakfı, 55. kuruluş yıldönümü vesilesiyle vakfa emeği geçen kişileri ağırladığı “Vehbi Koç Vakfı Sohbetleri” podcast serisinin ikinci bölümünde, Koç Holding Şeref Başkanı ve Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Rahmi M. Koç’u konuk etti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk özel vakfı olma özelliğini taşıyan Vehbi Koç Vakfı'nın kuruluş sürecini, koleksiyonerlik tutkusunun başlangıcını ve Türkiye’deki müzecilik çalışmalarını Rahmi M. Koç, bu podcast’te dinleyicilerle paylaştı.
Podcast, Vehbi Koç Vakfı’nın YouTube ve Spotify hesaplarından dinlenebilir.
Podcast sırasında, Vehbi Koç Vakfı’nın nasıl kurulduğunu anlatan Rahmi M. Koç, vakfın temelinin 1945 yılına dayandığını belirtti.
Rahmi M. Koç, “Babam ve annem, 1945 yılında kardeşim Sevgi Gönül’ü duyma sorununu tedavi ettirmek için Amerika’ya, Johns Hopkins Hastanesi'ne götürdüler.
Vehbi Koç, Amerika’daki bu seyahatinde üniversitelerin, hastanelerin ve müzelerin büyük vakıflar tarafından kurulduğunu veya finanse edildiğini gözlemledi.
Türkiye’de de benzer bir yardım sisteminin oluşturulması gerektiğini düşündü. Osmanlı’dan kalan vakıflar hâlâ vardı, ancak Türkiye’de modern bir yapı oluşturulması gerekiyordu.
Tam 16 yıl süren hazırlıkların ardından 1969’da Vehbi Koç Vakfı kuruldu,” diyerek vakfın kuruluş sürecini aktardı.
Vehbi Koç’un sosyal yardım ve eğitim konusundaki vizyonuna da değinen Rahmi M. Koç, vakfın bugün Vehbi Koç Lisesi, Koç Üniversitesi, Amerikan Hastanesi gibi birçok eğitim ve sağlık kuruluşuna verdiği destekle Türkiye’ye önemli katkılarda bulunduğunu vurguladı.
Ayrıca, Vehbi Koç Vakfı’nın gelirinin, Koç Holding’in gelirinin yüzde 10’u ile finanse edildiğini de belirtti.
Rahmi M. Koç, koleksiyonerlik tutkusunun ise babasının kendisine hediye ettiği bir oyuncak trenle başladığını anlattı.
Koç, “Eskiden iş adamları, Berlin’e, Viyana’ya giderdi. Babamız bize bu gezilerden genellikle hediyeler getirirdi.
Bir gün, dadımızın önerisiyle babamızdan oyuncak tren getirmesini istedik. Babam bir lokomotif ve kömür vagonu getirdi.
Sonra dadımız, ‘Bunun arkası da var, devamını isteyelim,’ dedi. Her gidişinde bir parça daha getirdi ve böylece bir tren seti tamamlandı.
Zamanla bu hobim büyüdü ve bir koleksiyona dönüştü,” diyerek koleksiyon merakının nasıl geliştiğini ifade etti.
Koç, üniversite yıllarında da koleksiyonerlik tutkusunun devam ettiğini ve zamanla bu hobisinin Türkiye’nin endüstriyel mirasını yansıtan müzeler kurma fikrine dönüştüğünü belirtti.
1958-1959 yıllarında Otosan’ı kurmak amacıyla Detroit’e gittiğinde, Henry Ford Müzesi’nin kendisini derinden etkilediğini dile getiren Koç, Türkiye’ye döndüğünde bu müzenin bir benzerini kurma fikrinin ortaya çıktığını ve bugün Rahmi M. Koç Müzesi’nin temelini attıklarını belirtti.
“Biz de bir müze kuracağız dedik, kendi sanayimizden artan şeyleri koyalım.
Ama Türkiye’de endüstriyel hayata dair bir şey kalmamıştı. Bulabildiklerimizi yurtdışından aldık ve Türkiye’ye getirdik.
Müzemiz, 5 yaşından 90 yaşına kadar her yaş grubundan insanların ilgisini çekiyor.
Tüm aile bireylerinin ilgisini çekecek eserler var,” dedi.

Yorum Yazın