19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5586
EURO34.7219
ALTIN2486.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Hırsızlar…

Yaşı ilerlemiş insanlarla konuşurken, eski hırsızlardan sözettiklerine tanık olanlarınız vardır.

Çok eski yıllarda at çalmayanlara kız verilmediği yönünde konuşmalara da tanık olanlarınız vardır.

Hırsızlık en kötü hareketlerden biridir. Hırsızların eylemlerine çanak tutmak veya onları övmek ya da korumak ta yakışıksız bir hareket olsa gerek.

Hırsızlık, sadece birilerinin eşyalarını çalmakla sınırlı sayılamaz. Birilerin haklarını gaspetmek, birilerin adını kullanarak dolandırmak, başkalarının kimlikleri üzerinden ticaret yapmak gibi olaylarda hırsızlıkların bir diğer versiyonu olarak bilinmektedir.

Günümüzde hırsızlığın çeşitleri türedi. Dolandırıcılık, sahtekarlık ise çeşitleriyle sayılmakla bitmiyor. Adamlar cennetten yer vaat ederek dolandırıcılık yapıyorlar. Buna da eğitim görmüş, Üniversite bitirmiş, belli mevkideki insanlar bile inanarak paralarını kaptırabiliyorlar.

Siyasette bir yere aday olanlar kendilerine oy gelmesi için mezarlardaki ölülerin bile isimlerini kullanarak oy kullanıp seçimleri kazananları duymuş olmalısınız. Birinin kimliğinin fotokopisi ile firma kuranlar, bankadan para çekenler, değişik yollarda insanları zor durumda bırakanların eylemlerini de duymuş olmalısınız.

Günümüzdeki böylesine çeşitli dolandırıcılık ve hırsızlık olaylarına baktığımızda, soysa yaşamın neresinde kimlerin hatalar yaptığını, nereye doğru gittiğimizi düşünebiliyor muyuz?

Dün bir arkadaşımla konuşuyoruz. Günümüzdeki hırsızlık olayları ile ilgili sohbet ederken, eski hırsızlıklardan ve eski hırsızlardan sözaçıldı.
Arkadaşım, eski hırsızların günümüz hırsızlarına göre daha mantıklı olduklarından sözetti. Arkadaşımın anlattığı bir olayı sizlerle paylaşmak istedim.

“köyün birinde yaşamı hırsızlıkla geçen bir adam, bir vatandaşın ineğini çalmış ve pazara satmaya getirmiş. Hırsız kurnazmış, inek sahibinin pazara gelip hayvanını arayacağını bildiği için boynuzları dik olan ineğin boynuzlarını aşağıya doğru eğmiş. Pazarda ineği satmak istediği sırada sahibi gelip ineği incelemeye başlamış. Hırsızı da tanıyormuş. Mal sahibi ineğin her tarafına bakmış kendi ineği, ancak boynuzları dik değil de aşağıya bakıyor. Hırsız sormuş; “Hayırdır, ineği alacak mısın yoksa?”demiş.

Adam da ineğin kendi ineği olduğunu, ancak boynuzlarının durumunun kafasını karıştırdığını söylemiş.

Hırsız gayet pişkin şekilde; “İnek seninse eğer al”demiş. Mal sahibi hırsızın bu kadar açık konuşması karşısında; “İnek benim olmaya benim ama, boynuzlarından şüpheliyim, benimkine benziyor ama beniz olamaz”diyerek oradan uzaklaşmış.

Hırsız bu ya, çaldığı hayvanın önemli bir yerinde değişiklik yapması ile sahibinin bile tanımasında kuşku oluşturan biriymiş.

Günümüzde öylemi ya, çaldığı malda değişiklik bile yapmadan piyasaya sürenler, yakalandıklarında gayet doğal şekilde çaldıklarını söyleyenler, Adliyeden çıktığının akşamı yeniden hırsızlık yapanları da duyuyoruz.
Bir de insanların haklarını sahte belgelerle çalıp çırpıp gününü gün edip yaşayan hırsızları aklımıza getirdiğimizde, böylesi insanlar günün birinde ölümün kendilerine de geleceğini akıllarına neden getirmiyorlar dersiniz? Saygılarımla…
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar