Bazı olaylar karşısında birilerini inandırmaya çalıştığınızda başarılı olabilirsiniz, bu sizin bir takım hünerleriniz sonunda gerçekleşebilir.
Belki inançlar üzerinden, ince noktasından, duygusallığından veya farklı bir noktadan aklına ulaşarak hedefinize ulaşabilirsiniz. Bir veya daha çok insanı etkiniz altına alıp onları çevrenizde sizin için “biat etmesini de” sağlayabilirsiniz!
Ağustos böceklerini bilirsiniz, sabahın erken saatlerinde kavak veya dut ağaçlarının kolları arasına sevgisine sarılırcasına kucaklayıp başlar ötmeye. Akşam ezanına kadar öter durur.
Güneş dağların arkasından batması ile birlikte ağustos böceklerinin sesleri de kesilir, belki bir kaçının yorgun seslerini duyanlarınız olabilir.
Ağustos böceklerinin çoğunluğu günün sonunda o kadar ötmeleri sonunda yaşamlarını da sonlandırırlar, yani çoğunluğu günü birlik yaşarlar!
Eğer bir sıfatınız varsa, yani halkın yaşamı üzerinde yönetici, yaptırımcı, yönlendirici, karar verici veya sorun çözümleyici gibi mesleklerler birinde görev alıyorsanız oturup kalkmanız, konuşmanız ile birlikte bir çok olayda kendinize çeki düzen vermek zorunda olduğunuzu aklınızdan çıkarmamanız gerekir.
Sizler belki yaşadığınız olayların farkına varmadan, o anın zevki sefasını yaşarsınız ama, tarih günün birinde sizin göremediklerinizi, sizin de içerisinde bulunduğunuz bir anı anlatarak karşınızda belge olarak sunabilir.
Anı defterimdeki notlarımın arasındaki yazdıklarımı sizlerle paylaşmayı sürdüreceğim. 6 Ocak 1988 günkü (31 yıl önceki) Notlarımdan paylaşım yapacağım.
“Bulgaristan’daki Türkler Anayurt’a dönüyor. 5 yıldır gündemdeki 16 yaşındaki Aysel Özgür, 1988’e iki gün kala Başbakan Turgut Özal’ın büyük oğlu Ahmet Özal’ın kullandığı özel uçakla 5 valiz eşyası ile birlikte Bulgaristan’dan Türkiye’ye getirildi. 2,5 milyon Türk’ün getirilmesine uğraşılıyor.”
Bugünlere geliyoruz, aradan geçen on yıllar sonrasında ise bir başka ülke olan Suriye’deki Türkmenlerle birlikte, diğer “savaş mağduru” insanları da ülkemizde ağırlıyoruz. Bu sayı sanırım 3,5 milyon kişi dolayında bulunuyor.
Bizler konuksever, yardımsever, mağdurun yanında olan bir milletiz! Ancak; bu güzel duygularımızı kullanarak ülkemiz sosyo-ekonomisine, hatta siyasetine etki edebilecek ölçülerde yönlendirme yapan ABD başta olmak üzere emperyalist güçleri neden anlama zahmetinde bulun muyoruz!?
Ortaya çıkardığı canavarlardan kurtulabilmek için, canavarı sahiplenmeyip başkalarının kapısının önünde yatmış ve yalanmış gibi gösterme siyaseti yaparak yola devem etmenin ardında, sarp ve kayalıklar, hatta çakır dikenlerinin günün birinde karşına çıkabileceğini düşünmeden yaşayanlar kendilerini o kadar uyanık sanmamalıdır!
Tl’den 6 sıfır atılarak para değerimiz üzerinde oynanalı 14 yıl oldu. Dünya ekonomi piyasasında yeniden TL’yi etkin hale getirmek için uğraş verme amaçlı iktidarın bu uygulamaları sürerken, yine aklınıza sorular yöneltmek istiyorum.
15 Haziran 1988 Çarşamba (Bundan 31 yıl önce) 12’lik ev tüpü:39.000Tl. Toz şeker kilosu 460 Tl., Ekmek 150 Tl., Bir bardak çay 75 Tl. Kemikli et 35.000 Tl. Osmaniye-Adana yol ücreti 1000 Tl.
Tl’den 6 sıfır atan AKP iktidarının o günkü Başbakanı, bugünkü Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç gün önceki saray’da çiftçilere verdiği iftar yemeğinde; “ Çiftçilere 130 katrilyon lira teşvik olarak para verdik”diyor. Oysa bu rakam TL’den 6 sıfır atılmadan önceki yazılış ve okunuşudur. Hal 14 yıl önceki rakamlarla kafalar mı karıştırılmak isteniyor?
Bugünün koşullarında, Tl’den 6 sıfır atan AKP, hala iktidarını sürdürürken, çarşıya çıkıp ta bugünkü fiyatları dünler ile karşılaştırma zahmetinde bulunur musunuz!? Bundan sonrasını da sizler hesaplayınız, saygılarımla…
