Merkez bankaları 2022 ve 2023 yıllarında 1.000 tonun üzerinde altın alımıyla son 50 yılın rekorunu kırdı. Uzmanlara göre altın, küresel kriz dönemlerinde stratejik güvenli liman olma özelliğini koruyor. 2025’te ons altın 4.500 doları görebilir.
Dünya Altın Konseyi'nin verilerine göre, merkez bankaları 2022 ve 2023 yıllarında toplamda 1.000 tonun üzerinde altın alımı gerçekleştirdi. Bu rakam, son 50 yılın en yüksek merkez bankası talebi olarak kayıtlara geçti.
DEMAŞ A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Cumhur Kitiş, altın piyasasındaki yükselişi değerlendirerek, Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye ve Orta Asya ülkeleri gibi birçok ülkenin dolar bağımlılığını azaltmak amacıyla altını rezerv tercihi haline getirdiğini ifade etti.
Kitiş, “Konseyin şubat ayında yayımladığı yıllık ve dördüncü çeyrek altın eğilim raporuna göre, 2023’te toplam fiziksel altın talebi 4.974 tonla tarihi bir zirveye ulaştı,” dedi.
Önde gelen küresel finans kuruluşlarından Goldman Sachs, 2025 yılı için ons altın fiyatı tahminini 3.700 dolara çıkardı.
Ekstrem senaryolarda ise bu rakamın 4.500 dolara ulaşabileceği belirtildi. JP Morgan ise, 2026'nın ilk yarısında altının 4.000 dolar seviyesini aşabileceğini öngörüyor.
Son dönemde İran-İsrail arasında tırmanan çatışma, yatırımcıların güvenli limanlara yönelmesine neden oldu.
Hürmüz Boğazı’ndaki enerji güvenliği endişeleri ve artan belirsizlikler, ons altın fiyatında yukarı yönlü baskıyı güçlendiriyor.
Ahmet Cumhur Kitiş, “Bu tür sıcak çatışmalar yalnızca geçici fiyat dalgalanmalarına değil, altının uzun vadeli yapısal değer artışına da zemin hazırlıyor,” diye belirtti.
Altındaki yükselişi yalnızca geçici bir fiyat artışı olarak görmediklerini vurgulayan Kitiş, “Dünya kalıcı bir kriz döngüsüne girmiş durumda.
Pandemi, savaşlar, ekonomik dalgalanmalar ve iklim krizleri, altını stratejik bir güven aracı haline getirdi.
Yeni Trump yönetimi ve jeopolitik riskler, merkez bankalarının altın alımlarını artırmaya devam edecektir,” dedi.
Kitiş’e göre, altının 4.000–4.200 dolar bandına ulaşması artık sürpriz olmayacak.
Kitiş, Türkiye’nin yerli ve sertifikalı altın markaları ile bu küresel dönüşümde mutlaka yer alması gerektiğini vurguladı. “Sertifikalı, güvenilir ve kayıtlı yatırım altını hem bireysel tasarrufları korur hem de ülke ekonomisine stratejik katkı sağlar.
Merkez bankalarının rekor seviyede altın alımı, bu metalin küresel rezerv sisteminde daha güçlü bir rol üstlendiğini gösteriyor,” dedi.
Kitiş, Türkiye’nin sertifikalı altın politikaları ve yerli markalarla sistemleşme vizyonunun, yerli yatırımcıyı korumanın yanı sıra makroekonomiye de destek sağlayacağını ifade etti.
Yorum Yazın