Kasıtlı Orman Yangınları “Çevre Terörü” Olarak Yargılanmalı

Türkiye son yıllarda artan orman yangınlarıyla mücadele ediyor.

Bu yangınlar yalnızca doğayı değil, yaşam alanlarını, ekonomiyi ve halk sağlığını da ciddi şekilde tehdit ediyor.

Bingöl Üniversitesi Kalite Yönetimi Koordinatörü ve çevre bilimci Doç. Dr. Emrah Akyüz, kasıtlı olarak çıkarılan yangınların “çevre suçu” değil, “çevre terörü” olarak görülmesi gerektiğini vurguladı.

Akyüz, ormanların ekosistem dengesi, tarımın sürdürülebilirliği, su kaynaklarının korunması, biyolojik çeşitliliğin devamı ve iklim değişikliğiyle mücadele açısından hayati rol taşıdığını belirterek şunları söyledi:

“Ormanlarımızı kaybettiğimiz her hektar, sadece yeşil alan değil, yaşamın kendisidir.

Son yıllarda artan ve sabotaj kaynaklı olduğu düşünülen yangınlar, doğrudan ülkemizin geleceğine yapılmış saldırılardır.”

Akyüz, kasıtlı çıkarılan orman yangınlarının yalnızca çevresel değil, aynı zamanda milli güvenlik meselesi olarak ele alınması gerektiğini belirtti.

“Bu tür eylemler, doğal varlıkları yok ederek ekonomiyi zayıflatır, halk sağlığını bozar, ekosistemi çökertir.

Terör suçu kapsamında en ağır cezalar verilmedikçe caydırıcı olunamaz.”

Doç. Dr. Emrah Akyüz, yalnızca cezaların değil, önleyici tedbirlerin de hayati olduğunu belirterek şu önerileri sundu:

Erken Uyarı Sistemleri: İHA, uydu takip ve sensör teknolojileriyle anlık izleme.Gönüllü Yangın Timleri: Yerel halkın katılımıyla gönüllü ekipler ve yangın eğitimi.

Halkın Bilinçlendirilmesi: Yaz aylarında riskler hakkında farkındalık kampanyaları.

Caydırıcı Yasal Düzenlemeler: Terör suçu kapsamında ağır cezalar.

Yeşil Kalkınma Yaklaşımı: Hızlı ağaçlandırma ve ekolojik restorasyon projeleri.

“Ormanlarımızı Kaybedersek Geleceğimizi Kaybederiz”

Akyüz, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Ormanlarımızı kaybetmek demek geleceğimizi, suyumuzu, oksijenimizi kaybetmek demektir.

Çevreye yönelik her saldırıya karşı topyekûn mücadele şarttır. Ormanlarımızı korumak, geleceğimizi korumaktır.”