Abone ol
MHP MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Doç.Dr.Ruhi Ersoy, “Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı” hakkında TBMM Genel Kurulunda konuştu.
MHP MYK Üyesi ve Osmaniye Milletvekili Doç.Dr.Ruhi Ersoy, “Maarif Vakfı Kanunu Tasarısı” hakkında TBMM Genel Kurulunda konuştu.
Ersoy, konuşmasına hükümetin kurmayı planladığı Maarif Vakfına benzer işleve sahip kurumların bulunduğunu, eldekileri daha işlevsel hale getirmek yerine durmadan yeni kurumlar açılmasının yanlış olduğunu belirterek başladı.
Milletvekili Ruhi Ersoy, Maarif Vakfının kuruluş gerekçelerinde ulvi duygu ve düşüncelerin yer aldığını fakat hükümetin benzer konularda daha önceki örneklerine bakıldığında ulvi düşüncelerin yerini hüsrana bıraktığını gördüklerini söyledi.
Maarif Vakfı gerekçelerine bakıldığında, Türk Tarih ve Kültür müktesebatının gerekçeleri ifade edilmiş diyen Ersoy, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi’nin “Nizamı Âlem İlayı Kelimetullah” davasına geçiş sürecinin serdengeçti kahramanlarla, adanmış insan hayatı hikayeleri ile mümkün olduğunu bu sayede İstanbul’un feth olunduğunu, üç kıtada hüküm sürüldüğünü dile getirdi.
Ersoy, bugün, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukla Başkanlığı, Yunus Emre Vakfı, TİKA gibi benzer işleve sahip kurumlarda misyon ve vizyon olarak her şeyin mükemmel yazıldığını fakat uygulamalara bakıldığında Türk Eğitim Sistemini arka bahçe yaptıkları gibi buralarda da benzer yapılanmalar ile amacından uzak faaliyetler gerçekleştirildiğini belirterek hükümeti eleştirdi.
Hükümete “Eğitimde başarısızsınız” diyerek eleştiren Ersoy, söz konusu vakfın Sayıştay denetimi dışında tutulmasını da eleştirdi.
Ersoy, mütevelli heyetinin Cumhurbaşkanı ve siyasi iktidar tarafından belirlenecek yapının iktidarın arka bahçesi olacağını, bütçesinin vatandaşın vergileri ile oluşturulacak kurumun Sayıştay denetiminde olması gerektiğini belirtti.
“Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı henüz vizyonuna uygun projeler ortaya koyamamışken, Bişkek’e temsilci atayamamışken, Yunus Emre Enstitüsü’nün başkanlık krizi çözülememişken, Kazakistan’da temsilci yokken, sadece ritüellerle, açılışlarla sürdürülen çalışmaları gördükçe kurulması planlanan vakıf için de farklı sonuçların olmayacağı kanaati bizlerde hâsıl olmaktadır” diyen Ersoy, uyarılarımız dikkate alınmazsa söz konusu vakıf da benzer kaderi yaşayacaktır dedi.
Kurulması planlanan Maarif Vakfı ile başka ülkelerde Türkçe eğitim veren okul açılıp açılamayacağını soran Ersoy, ayrıca da vakıf personelinin yeterliliğinin neye göre olacağı, seçimin nasıl yapılacağı konularında da kaygılar bulunduğunu belirtti.
“Türkiye'nin bir vizyonu olmalıdır” diyen Ersoy, “Geçmişten geleceğe akan bu kültürel derinliğimizin yarına taşıyıcı müesseseleri, kurumları kurulmalıdır elbette ki ama bunun içerisine adanmış insan hikâyeleri ile "vakıf" kavramının, "maarif" kavramının, "irfan" kavramının içerikleriyle mündemiç bir hâl alarak yürümesi lazım” dedi.
Suriye krizinin iki önemli unsuru ortaya çıkardığını belirten Ersoy, AFAD ve Göç İdaresi krizi avantaja çeviren, gözümüz gibi bakmamız gereken, kurumun vizyon ve misyonuna uygun ruhla çalışacak insanların yer aldığı kurumlarımız olarak geleceğe taşımalıyız diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Ersoy, konuşmasına hükümetin kurmayı planladığı Maarif Vakfına benzer işleve sahip kurumların bulunduğunu, eldekileri daha işlevsel hale getirmek yerine durmadan yeni kurumlar açılmasının yanlış olduğunu belirterek başladı.
Milletvekili Ruhi Ersoy, Maarif Vakfının kuruluş gerekçelerinde ulvi duygu ve düşüncelerin yer aldığını fakat hükümetin benzer konularda daha önceki örneklerine bakıldığında ulvi düşüncelerin yerini hüsrana bıraktığını gördüklerini söyledi.
Maarif Vakfı gerekçelerine bakıldığında, Türk Tarih ve Kültür müktesebatının gerekçeleri ifade edilmiş diyen Ersoy, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi’nin “Nizamı Âlem İlayı Kelimetullah” davasına geçiş sürecinin serdengeçti kahramanlarla, adanmış insan hayatı hikayeleri ile mümkün olduğunu bu sayede İstanbul’un feth olunduğunu, üç kıtada hüküm sürüldüğünü dile getirdi.
Ersoy, bugün, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukla Başkanlığı, Yunus Emre Vakfı, TİKA gibi benzer işleve sahip kurumlarda misyon ve vizyon olarak her şeyin mükemmel yazıldığını fakat uygulamalara bakıldığında Türk Eğitim Sistemini arka bahçe yaptıkları gibi buralarda da benzer yapılanmalar ile amacından uzak faaliyetler gerçekleştirildiğini belirterek hükümeti eleştirdi.
Hükümete “Eğitimde başarısızsınız” diyerek eleştiren Ersoy, söz konusu vakfın Sayıştay denetimi dışında tutulmasını da eleştirdi.
Ersoy, mütevelli heyetinin Cumhurbaşkanı ve siyasi iktidar tarafından belirlenecek yapının iktidarın arka bahçesi olacağını, bütçesinin vatandaşın vergileri ile oluşturulacak kurumun Sayıştay denetiminde olması gerektiğini belirtti.
“Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı henüz vizyonuna uygun projeler ortaya koyamamışken, Bişkek’e temsilci atayamamışken, Yunus Emre Enstitüsü’nün başkanlık krizi çözülememişken, Kazakistan’da temsilci yokken, sadece ritüellerle, açılışlarla sürdürülen çalışmaları gördükçe kurulması planlanan vakıf için de farklı sonuçların olmayacağı kanaati bizlerde hâsıl olmaktadır” diyen Ersoy, uyarılarımız dikkate alınmazsa söz konusu vakıf da benzer kaderi yaşayacaktır dedi.
Kurulması planlanan Maarif Vakfı ile başka ülkelerde Türkçe eğitim veren okul açılıp açılamayacağını soran Ersoy, ayrıca da vakıf personelinin yeterliliğinin neye göre olacağı, seçimin nasıl yapılacağı konularında da kaygılar bulunduğunu belirtti.
“Türkiye'nin bir vizyonu olmalıdır” diyen Ersoy, “Geçmişten geleceğe akan bu kültürel derinliğimizin yarına taşıyıcı müesseseleri, kurumları kurulmalıdır elbette ki ama bunun içerisine adanmış insan hikâyeleri ile "vakıf" kavramının, "maarif" kavramının, "irfan" kavramının içerikleriyle mündemiç bir hâl alarak yürümesi lazım” dedi.
Suriye krizinin iki önemli unsuru ortaya çıkardığını belirten Ersoy, AFAD ve Göç İdaresi krizi avantaja çeviren, gözümüz gibi bakmamız gereken, kurumun vizyon ve misyonuna uygun ruhla çalışacak insanların yer aldığı kurumlarımız olarak geleceğe taşımalıyız diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Yorum Yazın