Yükseklere tırmanırken, bunun bir de inişinin olduğunu hesap edemeyenler, geri dönüşlerinde sıkıntı yaşayabileceklerini düşünmedikleri zaman, ayaklarının altındaki her basamakta korkulu anlar yaşayabilirler.
Bizim halkımızda bir deyim vardır; “İnsanlar çiğ süt emmiş, güven olmaz!”diye.
Çiğ süt emme olayı bebeğin annesinden aldığı ilk aylardaki sütten sözedilmek istenir. Yine bizim bazı insanlarımıza “ iyilik yap, kötülük gör!” sözleri de söylenir.
Kendim açısından yorumladığımda, Osmaniye’de meslek olarak katkıda bulunup, onlara bazı önemli konularda yardımcı olduğum kişilerin gün oldu, bana karşı tavırlarına tanık oldum. Onların niyetlerini bilemem ama, bu kentte her zaman kaliteli, dik duruşlu ve ilkeli medya mensuplarının yetişmesi için uğraş verdim.
İsteseydim, 41 yıllık meslek yaşamım boyunca bugün daha lüks yaşam içerisinde olabilirdim. Bunu tercih etmeyip halkımızın sesi ve dili olmaya özen gösterdim.
Bence; para gelip geçici bir el kiriydi, önemli olan insanlık onuruydu.
Meslek yaşamım boyunca ters düştüğüm değişik görüşteki insanlar oldu. Her zaman Osmaniye’mizin gelişip kalkınması için uğraş veren bir gazeteci olarak, halkımızın beklentilerini yetkililere yansıtma olayında ödün vermeden çalıştım.
İnsanların mutlu ve sağlıklı yaşamı için ödünler verdim, ama asla eğilmedim. İktidar partilerinin yerel veya geneldeki İl Başkanları ile görüştüm, bu görüşmelerimde yanlarına gidip görüşme yaptığım kişiler her zaman o siyasi partilere oy veren kişiler olmuştur.
Hiçbir zaman gittiğim siyasi parti Başkanı ile kendi partilisi olmayanlar için bir istekte bulunmadım. Kendi partilisi olan insanlara gereken desteği vermediklerini anımsatarak görüşmelerime başladım.
Dünyanın büyük olduğunu söyleyenler, teknolojinin gelişmesi ile dün farklı yorumlar yapanlar bugün ise farklı yorumlar yapmaya başlar oldular.
Böylesi bir yaşam sürdürdüğüm içen her siyasi parti yöneticisi ile de aramda sürtüşme yaşamadan ikili ilişkilerimizde saygınlığımızı yitirmemeye özen gösterdim. Eleştirilerimi bu kentin ve halkımızın sağlıklı yaşamı için yaptığımı onlar her zaman anladılar.
Önceki gün TUSKON binalarında polisin arama yaptığı haberlere akşam saatlerinde ajans bültenlerine gelmeye başlamıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile Türkiye işadamlara ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ve bağlı Federasyonların kentteki binalarında polis aramalar başlatmış.
“Fettullahçı Terör örgütü/Parelel devlet yapılandırması” soruşturması kapsamında yapıldığı öğrenilen bu aramalarla birlikte yaşanan ve yaşanacak gelişmeleri izliyorum.
Taraf olmak veya karşı taraf olmak adına canlı yaşamında gün olur farklı olaylar yaşanabilir.
Bir zamanlar Osmaniye’deki bu derneğin şubesi yerel gazetelere abone oluyordu. Derneğin o günkü yetkililerinden biri benim gazete için; “Getir bir bakalım, bizim görüşlerimize göre yayın yapmıyorsan abone olamayız”diye konuşmuştu.
Bugün baktığımızda bu kişinin anlayışındakiler “basında özgürlük” arayışı içine girdiler. Etme bulma dünyası diye boşa dememişler. Her yükselişin bir de inişinin olduğunu unutmadan yaşamak gerek. Saygılarımla…
Bizim halkımızda bir deyim vardır; “İnsanlar çiğ süt emmiş, güven olmaz!”diye.
Çiğ süt emme olayı bebeğin annesinden aldığı ilk aylardaki sütten sözedilmek istenir. Yine bizim bazı insanlarımıza “ iyilik yap, kötülük gör!” sözleri de söylenir.
Kendim açısından yorumladığımda, Osmaniye’de meslek olarak katkıda bulunup, onlara bazı önemli konularda yardımcı olduğum kişilerin gün oldu, bana karşı tavırlarına tanık oldum. Onların niyetlerini bilemem ama, bu kentte her zaman kaliteli, dik duruşlu ve ilkeli medya mensuplarının yetişmesi için uğraş verdim.
İsteseydim, 41 yıllık meslek yaşamım boyunca bugün daha lüks yaşam içerisinde olabilirdim. Bunu tercih etmeyip halkımızın sesi ve dili olmaya özen gösterdim.
Bence; para gelip geçici bir el kiriydi, önemli olan insanlık onuruydu.
Meslek yaşamım boyunca ters düştüğüm değişik görüşteki insanlar oldu. Her zaman Osmaniye’mizin gelişip kalkınması için uğraş veren bir gazeteci olarak, halkımızın beklentilerini yetkililere yansıtma olayında ödün vermeden çalıştım.
İnsanların mutlu ve sağlıklı yaşamı için ödünler verdim, ama asla eğilmedim. İktidar partilerinin yerel veya geneldeki İl Başkanları ile görüştüm, bu görüşmelerimde yanlarına gidip görüşme yaptığım kişiler her zaman o siyasi partilere oy veren kişiler olmuştur.
Hiçbir zaman gittiğim siyasi parti Başkanı ile kendi partilisi olmayanlar için bir istekte bulunmadım. Kendi partilisi olan insanlara gereken desteği vermediklerini anımsatarak görüşmelerime başladım.
Dünyanın büyük olduğunu söyleyenler, teknolojinin gelişmesi ile dün farklı yorumlar yapanlar bugün ise farklı yorumlar yapmaya başlar oldular.
Böylesi bir yaşam sürdürdüğüm içen her siyasi parti yöneticisi ile de aramda sürtüşme yaşamadan ikili ilişkilerimizde saygınlığımızı yitirmemeye özen gösterdim. Eleştirilerimi bu kentin ve halkımızın sağlıklı yaşamı için yaptığımı onlar her zaman anladılar.
Önceki gün TUSKON binalarında polisin arama yaptığı haberlere akşam saatlerinde ajans bültenlerine gelmeye başlamıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile Türkiye işadamlara ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ve bağlı Federasyonların kentteki binalarında polis aramalar başlatmış.
“Fettullahçı Terör örgütü/Parelel devlet yapılandırması” soruşturması kapsamında yapıldığı öğrenilen bu aramalarla birlikte yaşanan ve yaşanacak gelişmeleri izliyorum.
Taraf olmak veya karşı taraf olmak adına canlı yaşamında gün olur farklı olaylar yaşanabilir.
Bir zamanlar Osmaniye’deki bu derneğin şubesi yerel gazetelere abone oluyordu. Derneğin o günkü yetkililerinden biri benim gazete için; “Getir bir bakalım, bizim görüşlerimize göre yayın yapmıyorsan abone olamayız”diye konuşmuştu.
Bugün baktığımızda bu kişinin anlayışındakiler “basında özgürlük” arayışı içine girdiler. Etme bulma dünyası diye boşa dememişler. Her yükselişin bir de inişinin olduğunu unutmadan yaşamak gerek. Saygılarımla…
