İnsan ilişkilerinde her zaman anlayış, hoşgörü ve beraberinde güzel olayların yaşanabileceğini savunuruz.
Yakışık almayan olaylara da aynı şekilde tepki vermek ve yanlışların düzeltilmesini sağlamak için insanların uğraş vermesi gerekir.
Son günlerde orman yangınlarının yaşandığı olayların illerine bakıyorum. Çanakkale de üç güne yakın süren orman yangınları sırasında boğazdan gemi geçişleri bile durduruldu.
Bir günde 7-8 ilimizde yangın olayının yaşanması akıllara değişik soruları getiriyor. Ama neden ve nasıllar üzerindeki akılları karıştıran sorulara yanıt arıyor insanlar.
Öte yandan Akbelen ormanlarında ağaçların kesilmesi ile birlikte benzeri şekilde başka bölgelerde de değişik amaçlarla ormanlarımızın katledilmesi olayları yine bizlerin geleceğini düşündürüyor.
Bir yandan beklenen susuz günler, barajlardaki doluluk oranlarının azalması, diğer yandan yağmura hasret kaldığımız bu günler ve kavurucu sıcaklar…
İnsan ilişkileri diyoruz ve uzmanların açıklamalarına göre orman yangınlarının yüzde 90’ının insan eliyle çıktığından sözediliyor.
Akbelen ve benzeri yerlerde de insan eliyle; üstelik kolluk kuvvetlerinin gözetiminde ağaçların kesilmesi olaylarını üzülerek izliyoruz.
Ülkemizde kadın cinayetlerinden azalma beklerken artışların yaşanması ise ayrı bir toplumsal olayla bizi karşı karşıya getirip, üzüyor.
Önceki gün Ankara’da yaşanan “kadınlara yapılan şiddet” olayı ise olaylara yeni boyutlar getiriyor gibi geliyor bana.
Gece geç saatlerde sokaktaki kadınlar tekme-tokat darbediliyor. Üstelik kadınları darp edenlerin “Polis ve Bekçi” olduklarını öğrendiğimizde üzüntümüz bir kat daha artıyor.
Görüntüyü izliyorum, kadınlara tekme –tokat vuran birinin belindeki tabancayı çıkarıp havaya ateş açması olayını da anlamış değilim!
Şimdi birileri çıkıp; o kadınlar “alkollü idi” diyeceklerdir. Olaydaki kişilerin ne durumda oldukları, cinsiyetleri veya kimlikleri önemli değil; kolluk kuvvetlerinin yapması gereken, yasal yöntemleri uygulamak olmalıdır.
Husumetli aileler arasında yaşanan kavga yaşanır gibi, ülkemizin başkentinde kamu görevlilerinin kadınlarla kavgaya tutuşması yakışık alır bir olay değildir!
Kadın cinayetlerini kınarken, yaşanan olaylarla ilgili farklı yorumlar yaparken huzur ve barışı sağlamakla görevli kamu görevlilerin bu yaptıkları ayrıca tartışma oluşturacaktır.
Hangi meslekte olursa olsun, meslek etiği dışında hareket eden bir kişinin toplumsal barış ve huzuru bozduğu tartışmasını ortaya koyar.
TBMM’de Milletvekillerinin oturumlar sırasında yumruklaşması, hakaret eden sözler kullanması nasıl tepki alıyorsa, karayolunda hız sınırını aşarak makas atarak giden bir otomobilin trafiği tehlikeye düşürdüğü tartışılıyor ve tepki alıyorsa, toplumsal barışı zedeleyici hareket edenlerin, böylesi davranışlarını neden ve ne amaçla yaptıklarını da sorgulamalıyız.
Olumsuz olayların azalmasını beklerken, artış göstermesi halinde ipin ucu kaçırılırsa, önünü almanın da zorlaşacağını unutmamamız gerekir.
Yorum Yazın