Çocukluğumuzda oynadığımız oyunun adı bugünkü köşemin başlığı. Orta yaşın üzerindeki insanlar bu ve benzeri oyunları oynamışlardır ve bilirler.
Günümüzde yağcılık, yalakalık ve yandaşlık prim yapmaya başladı. Yapılan yandaşlıkların altında özellikle de ekonomik çıkarların yattığını tahmin edebiliyoruz.
Günün modası haline gelen yandaşlıkla ekonomilerini katlayanlar ile yandaş olmayanların ekonomilerinin nasıl azaldığını da sezinleyebiliyoruz.
Yağcılık ustadan kalfaya, kalfadan da çırağa geçebilen bir süreç yaşıyoruz. Bazı çıraklar ise bırakın kalfalarını, ustalarını bile gerilerde bırakarak yağcılığı, yalakalığı bir kenara bırakın, yağdanlık mertebesine ulaşmışlar.
Gün bu gündür, gün toplama, kapma, gizleme, yandaşlık günüdür diyerek, dini-imanı torbaya koyup ağzını da kırılmaz iple bağlayarak günleri gün edenlerin yarınlarını düşünüp düşünmediklerini merak ediyorum.
Böylesi insanlar kendi çirkinliklerini unutup, bir de başkaları ile uğraşmazlar mı? Bir halk deyimi vardır; “Deveye neren eğri?”diye sormuşlar, Deve yanıtlamış, “Neren doğru ki!” diye yanıtlamış.
Yağcılık, ayrı bir hüner ister, her kişi yapamaz, ağzına yüzüne bulaştırır. Yine bir halk deyimi vardır; “Öksüz oğlan hovardalık yapmaya gitmiş, ilk akşamdan ay doğmuş”
Öksüz oğlanın şansı ise, kader zaten öksüz bırakırken, bir de yapacağı hovardalığın ilk gününde ortalık ay ışığı ile aydınlanınca gittiği eve ulaşamamış.
Ayrı bir hüner isteyen yandaşlık, yağcılık ayrı bir meslek haline geldiği zaman, hak, hukuk, emek, vicdan hak getire…
Yandaş hareket edenler, demokrat olamazlar, doğruları saptırırlar, eğilmeyi ve karşısındakinin sözlerine katılmayı ilke haline getirmiş durumdadırlar. Kendi öz iradeleriyle değil, takla atabilmenin, yalakalıklarına yeni hünerlerini eklemenin peşindedir.
Yaptıklarının doğru olup olmadığını düşünmek yerine, günü kurtarma peşindedirler. Kendileri gibi olmayanlara gülerler, kendileri gibi hareket etmeyenleri eleştirirler. Yaptıkları güzel bir hareketmiş gibi de övgü ile sözederler.
Yaptıkları yağcılık, karşısındakinin makamdan inmesiyle sona ereceğini düşünmezler, aldıkları atın hayrını göremeyeceklerini akıllarına getirmezler. Yediklerinin midelerinde tıkanacağını bilemez halde, beyinlerinin içerisi fosilleşmiş halde dolaşırlar.
Onlar ki, yaşadıkları günü düşünürler, bu yerin bir de altının olduğunu farklı sözlerle anlatırlar ama, hak yemek, haksızın yanında yeralmanın ve halkı ezenle birlikte olmanın Allah katında ne kadar günah olduğunu akıllarından geçirmek için vicdanlarının sızladığı görülmez.
Akşam evlerine varıp, yastığa baş koyduklarında, yaptıkları yandaşlık sonucunda kimlerin haklarını çiğnediklerini düşünmezler. Yaşadıkları günün akşamında, kimlerin kalbini kırdıklarını, kimlere haksızlık yaptıklarını ve hakkını yediklerini, helal ile haramın hesabını kendilerine sorgulamadan uykuya dalarlar. O insanlar ki, yalakalık yaptıkları sürece zaten hep uykuda yaşayanlardır. Allah; yağcılıkta yağdanlık olanlardan korusun. Saygılarımla…
