أمّ سلمة
Ümmü Seleme, asıl adı Hind bnt. Ebi Ümeyye’dir. Oğlu Seleme’nin ismi ile künyelenerek “Ümmü Seleme” olarak bilinmekte ve tanınmaktadır. Kureyşin Mahzumoğulları kabilesine mensubtur. Babası Ebu Ümeyye b. Muğire; annesi Atike bt. Amir’dir. Kocası ile beraber ilk Müslümanlardandır. İki defa Habeşistan’a bir defa Medine’ye olmak üzere toplam üç defa hicret etmiştir. Ümmü Seleme, eşinin vefatından sonra “müminlerin annesi” şerefine nail olacaktı. Fakat bunu bilmiyordu. Devamlı olarak Ebû Seleme’nin Peygamber Efendimizden öğrendiği ve kendisine de öğrettiği şu sözleri düşünüyor ve söylüyordu. Peygamberimiz bir defasında şöyle buyurmuştu:
“Müslümanlardan herhangi birisi bir musibete uğrar da, ‘İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciûn.’ der, sonra da ‘Allah’ım, bu uğradığım musibetin mükâfatını ihsan et ve beni ondan daha hayırlısına nail et!’ diye dua ederse, muhakkak Allah onun duasını kabul eder.”
Ümmü Seleme bir yandan Peygamberimizin tavsiye ettiği duayı tekrarlıyor, Peygamber Efendimiz, Ümmü Seleme gibi mücahide bir hanımın dört çocuğuyla ortada kalmasına ve perişan olmasına gönlü razı olamıyordu. İslamiyet uğrunda bu kadar çile ve ıstırap çeken bu fedakâr sahabisini nikâhı altına almakla mükâfatlandırmak istedi ve dünür göndererek kendisiyle evlenmek istediğini bildirdi. Ümmü Seleme, Resûlullah’ın elçisini görünce, duasının kabul edildiğini anladı. Çok sevinmekle birlikte, çocuklarının Resûlullah’ı rahatsız edeceklerinden korktuğu için müspet cevap vermedi. Nihayet Peygamber Efendimiz kendisi gitti. Ümmü Seleme, Resûlullah’a şöyle dedi:
“Yâ Resûlallah! Ben yaşlı bir kadınım. Hem çocuklarım var… Aynı zamanda şiddetli bir şekilde kıskancım!”
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, “Yaşlı bir kadın olduğunu söylüyorsun. Bir kadına, kendisinden daha yaşlı bir erkekle evlenmesi ayıp değildir. Yetimlerin annesi olduğunu söylüyorsun. Onların geçimleri Allah ve Resûl’üne aittir. ‘Diğer hanımlarınızı kıskanırım!’ diyorsun. Bunu senden gidermesi için Allah’a dua ederim.” karşılığını verdi
Bunun üzerine Ümmü Seleme, Peygamberimizin teklifini kabul etti ve Şevval ayında nikâhlandılar. Nikâh esnasında Peygamber Efendimiz düğün yemeği verdi. Hz. Ümmü Seleme bu düğün yemeğini şöyle tarif eder:
“Vefat eden Zeyneb’in [müminlerin annesi] odası bana verildi. Odada bir toprak çanak, çanağın içinde bir parça arpa, bir el değirmeni ve bir de taştan yapılmış çömlek buldum. Çömleğin içinde erimiş hâlde bir miktar yağ gördüm. Arpayı el değirmeninde öğüttüm. Sonra onu çömlekte bulamaç yaptım. Biraz yağ alıp içine koydum, katık yaptım. İşte bu yemek, Resûlullah ile ev halkının düğün yemeği idi...”
Hz. Ümmü Seleme’nin, Peygamberimizin yanında ayrı bir yeri vardı. Resûlullah onu, kendisinin en yakınları ve mübarek neslinin devamına vesile olan Ehl-i Beyt’i arasında sayıyordu.
Resûlullah bir gün Hz. Ümmü Seleme’nin yanında bulunurken Hz. Fâtıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin gelmişti. Peygamberimiz onlarla beraber yemek yedi. Sonra da kızı Hz. Fâtıma’yı, damadı Hz. Ali’yi ve torunları Hasan ile Hüseyin’i hırkasının içine alarak “Yâ Rabbi, bunlar benim Ehl-i Beyt’im ve yakınlarımdır; onlardan günahları gider ve onları temizle!” buyurdu. Ümmü Seleme böyle bir fazileti kaçırmak istemedi. “Yâ Resûlallah! Ben de Ehl-i Beyt’tenim.” dedi. Peygamber Efendimiz, “Evet, inşallah.” buyurarak sevgili hanımını taltif etti.
Hz. Ümmü Seleme, Peygamberimize yakınlığıyla tanınıyordu. Bu sebeple, Peygamberimizin hanımları Resûlullah’tan bir şey isteyecek olsalar Ümmü Seleme vasıtasıyla isterlerdi.
Ümmü Seleme, birçok sahabinin erişemediği bazı ulvi manzaralara da şahit oluyordu. Bir gün Peygamberimizle birlikteyken Cebrâil, sahabilerden Dıhye’nin suretinde idi. Bunun için, geleni Dıhye sandı. Fakat sonradan Peygamber Efendimiz, onun Dıhye değil, Hz. Cebrâil olduğunu söyleyince çok sevindi. Çünkü vahiy meleğini görme bahtiyarlığına ermişti..
Peygamberimizin vefatına kadar onunla birlikte yaşayan Hz. Ümmü Seleme, ondan çok şey öğrendi. Bilhassa kadınlarla ilgili mevzularda İslam fıkhını en iyi bilen sahabiler arasında yer aldı.
Diğer taraftan Ümmü Seleme, hadis ilmine de çok büyük hizmetlerde bulundu. O, Peygamberimizin hanımları içerisinde hadis rivayeti hususunda Hz. Âişe’den sonra gelir. Ümmü Seleme validemizin rivayet ettiği hadislerden birkaçı şu mealdedir:
“Kocası kendisinden razı olduğu hâlde ölen kadın cennete girer.”
“Ey kalpleri döndüren Allah! Kalbimi dinin üzerine sabit kıl.”
Ümmü Seleme validemizin Peygamberimizin mübarek torunlarına büyük bir muhabbeti vardı. Onları gördükçe hep Resûlullah’ın onlara olan muhabbet ve şefkatini hatırlardı. Onları evladı gibi korur, bir zararın gelmemesi için elinden gelen gayreti sarf ederdi. Başlarına en küçük bir şeyin gelmesine tahammül edemezdi. Sahabiler bir gün onun ağladığını gördüler. Sebebini sordular. Ümmü Seleme şu cevabı verdi:
“Rüyamda Resûlullah’ı gördüm. Başında, saç ve sakalında topraklar vardı. ‘Ey Allah’ın Resûl’ü, size böyle ne oldu?!’ diye sordum. ‘Biraz önce Hüseyin’i şehit ettiler!’ buyurdu. İşte, bu gördüğüm rüyanın tesiriyle ağlıyorum.”
Nitekim bu rüyanın üzerinden çok az bir zaman geçtikten sonra, Hz. Hüseyin’in şehit edildiğini duydu. Baygınlık geçirdi. Hıçkırıklar içerisinde ağladı…
Peygamber hanımları içerisinde son vefat eden ve 84 yıl gibi bereketli bir ömür süren Ümmü Seleme, Hicret’in 58. senesinde Medine’de vefat etmiştir. Baki Kabristanı’na defnedilmiştir. Cenaze namazını Ebû Hüreyre kıldırdı.
Hz. Peygamber ile Hendek, Beni Mustalik, Dumetü’l-Cendel, Huneyn Savaşlarına, Hayber ve Mekke’nin fethine katılmıştır. Ayrıca Hudeybiye Antlaşmasından sonra Hz. Peygamber ile ashabı arasında meydana gelen sorunu çözerek önemli bir misyon sergilemiştir.
Hz. Peygamber’e sorduğu sorular neticesinde Ali İmram 195., Nisa 32., Ahzab 35. ayetleri nazil olmuştur.
O dönemde az sayıda okuma yazma bilen kadınlardan biridir. Hz. Peygamber’den 378 hadis rivayet etmiş, kendisinden de 157 kişi rivayette bulunmuştur.
Resûlullah ( sav )eşleri arasında Hz. Âişe’den sonra en çok hadis rivayet eden Ümmü Seleme olmuştur. Kendisi Resûl-i Ekrem’den önce evlilik yaptıgı eşi Ebû Seleme’den, Ca‘fer b. Ebû Tâlib ve Hz. Fâtıma’dan 378 hadis rivayet etmiş, bu sebeple “ashâbü’l-miîn” (200 ile 1000 arasında hadis rivayet eden on sahâbî) arasına girmiştir. Habeşistan’a hicret eden müslümanların Mekke’ye iade edilmesi için Necâşî Ashame’ye gönderilen heyetle ilgili olayları ve Ashame’nin huzurunda yapılan konuşmaları en geniş şekilde Ümmü Seleme rivayet etmiştir.
BUNU BİLİYORMUYDUNUZ
Kadınlarında da ihtilâm olduğu, boy abdesti alırken saç örgüsünü çözmeye gerek bulunmadığı, insanın kendi çocukları için yaptığı harcamalardan dolayı sevap kazandığı gibi konuları rivayet etmesi önemli kabul edilmektedir. Sahâbe neslinin kadın müctehidleri arasında yer alan Ümmü Seleme, uzun bir hayat sürdüğü için daha sonraki yıllarda müslümanların çeşitli sorularını cevaplandırmış ve isabetli görüşleriyle çağdaşlarına yol göstermiştir. Sahâbe içinde otuz kadar oldukları söylenen Kur’an hâfızları arasında Ümmü Seleme’nin adı da zikredilmektedir. Onun diğer hâfızlardan farklı yönü birçok âyeti Resûl-i Ekrem’den ilk defa duymasıdır.
Yani peygamber efendimiz sav Kur’a-ı okurken ümmü seleme ( ra ) ezberlemiş olması demektir tahir bir ağızdan çıkan ayetleri ezberlemenin muhteşemliğini düşünebiliyormusunuz?
Mevla kendisinden razı olsun.
MEKKENİN KOMŞUSU