Tarih sorgular adamı!..

Bugün ekonomik, askeri, siyasi ve halk desteği ile iktidarda olabilir kişi. Ancak, iktidarda olduğu süreç içerisindeki yönetimindeki iyi veya kötü olaylar tarihin sayfaları arasında yer alacağından, gelecekteki kuşaklar tarafından sorgulamalara olanak sağlayacaktır.

Kuzey Kore diktatörünün nükleer füze denemesi olayına dünyanın dört bir yanından tepkiler geldi.  Olaya en büyük tepki ABD Başkanı Trump’tan geldi. O da “gerekirse nükleer imkanları kullanacakları” açıklamasında bulundu.

Durup dururken Kuzey Kore diktatörü Kim Jong ile ABD Başkanı Trump arasında alevlenen sözlerin nerelere gideceğini düşünenleriniz var mı?

Ortadoğu ülkelerindeki olayları izliyorsunuz, her biriniz farklı yorumlar getirirken, bir de “saydığınızı sandığınız lider veya liderlerinizin” sözlerine ‘inanarak’ yanlış konuşmama adına aklınızı, fikrinizi bir torba içerisine koyup, ağzını da bağladıktan sonra, sonrası mı zaten bundan sonrasını konuşamadığınızı izlemekteyim…

Yurtseverlik, memleket sevdası, inançlı insan olabilme olaylarını  yaşam biçimine göre değerlendirmek gerekir. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün madeni paralar üzerindeki resminin kaldırılması olayındaki uygulamanın “Böyle vefasızlık olmaz!” dedirtiyor. Darphane tarafından yılın ilk altı ayında 26 milyon adet Atatürk resmi olmayan 1 lira basılması olayı tepki görüyor.

Bir diğer vefasızlık olayına gelelim. Milli Eğitim Bakanlığı, ortaokul öğrencilerinin (5. sınıf) Sosyal Bilgiler kitabının yeni içeriğinde Atatürkçülük yerine, ünlü futbolcu Ronaldo’nun oynadığı reklam filmini anlatıyor olması olayı ile ülkemizde yeni bir tartışmaya yol açacağını anımsatmak istiyorum.

Bugün iktidarı elinde bulunduranlar, yönetimin başında olanlar ‘tek noktadan’ aldıkları ‘emir veya icazet’ ile halkın üzerinde yönetimlerini yürütmek isteyenler, gelecekte tarihin tozlu yaprakları arasında o günkü insanların okuduklarında nasıl anılabileceklerini de düşünerek yaşantılarına özen göstermeleri gerekir.

Ahde vefa diye bir söz vardır bizim kültür ve sosyal anlayışımızda. Haksızlıklara  karşı ‘dik duruş’ sergileriz. Bir İslam ülkesindeki yaşanan “olumsuz olaylara karşı” Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklamaları yapılır. Bu tür basın açıklamalarını düzenleyenler ‘bazı gazetecileri’ haberdar etmezler.

Osmaniye’de çok önemli gelişmeler yaşanır ama bazı gazeteler olayları görmezden gelir, gündeme bile getirme gereği duymaz!

Osmaniye’nin ilk günlük gazetesinin sahibi, ayrıca toplamda üç ayrı günlük gazeteyi yayına başlatan, aynı zamanda Osmaniye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığını iki dönem yürüten Gökhan Erkmen’in ani ölümü sonrasında yaşanan vefasızlık  düşündürücü bir olaydı.

39 yıldır Hasret gazetesinin sahipliği ile aynı isimdeki matbaanın işletmeciliğini yürüten Gökhan Erkmen’in ölümünün ardından; kendilerini gazete patronu veya gazeteci sananların gazetelerinde “Başsağlığı ilanı” yayınlamamaları, cenaze veya taziyeye gelmemeleri olayındaki; yüreklerindeki kirlilik “Müslümanlık anlayışı-hareketi” o zatları izleyenlerde kuşkular oluşturmaya yetti.

Kimse ölümsüz değildir! Ortada önemli bir düşmanlık veya kavga bile yokken, aynı kentte yaşayacaksın, aynı meslekle uğraşacaksın, bir meslektaşının ölümünün ardından yüreğindeki kirliliği çevrende gözlenebilir halde göstermenin “Müslüman” olduğunu söyleyenlere yakıştırmak zor olsa gerek!

İnsanlar yaşadıkları süre içerisinde yaptıkları güzelliklerle, çevresinde insanlara destekleri, hoş sohbetleri ve güzel duyguları ile anılırlar.

Hep kendisini düşünerek; fitne, fesat ve jurnalci hareketlerle yaşayanlar, insanların ‘ölüsüne’ bile saygı göstermeyenler, tarihin sayfalarında nasıl anılabileceklerini bile düşünemiyorlarsa, bu halkın “gözü-kulağı-sesi-dili” olamazlar!

Gazeteci Gökhan Erkmen, bu kente vermiş olduğu hizmetlerle, basın olarak gazetesindeki haberleriyle unutulmayacaktır, ancak bu kentte gazeteci olduğunu söyleyerek çevresine ve kente hizmet etmek yerine, çıkarları uğruna küskünlükler yaşayanlar kendilerini “hiç ölmeyeceklerini  mi” sandıklarını merak ediyorum! Mutlu günler dileklerimle…