Anasından doğduğu anda bir arsada terkedilmiş olarak bulunmuştu, onu bulan aile onun adını “Boncuk” koymuştu.
Arsanın etrafında ana kedi arandı, ama bir türlü bulunamayınca yeni doğmuş kediyi evlerine getirip havluya sarmışlardı.
Henüz yeni doğduğu için sadece miyavlıyor, açlığını anlatmaya çalışıyordu. Süt alıp biberonla beslenmeye başlandı yavrucak. Gözleri henüz açılmamıştı, üç gün sonrasında gözlerini ilk açtığında kendilerine bakan aile bireyleriyle tanıştı.
Yavru kedinin sesine gelen bir ana kedi olmayınca umut kesilmiş, aile de “Boncuk”u besleyip büyütmeye karar vermişti.
Günler geçtikçe biberonla sütünü içtikten sonra karnı doyan Boncuk, kendine ayrılan yere gidip uykuya dalıyordu. Yürümeye başlayınca da uykudan uyanır uyanmaz evdekilerin ayakları altında dolaşıp acıktığını belirtmek için “Meyyy!” diyerek miyavlıyordu.
Aradan bir ay geçti, Boncuk aileden biri olmuştu. Evdekiler uyanır uyanmaz onu arıyor, kahvaltılarını yapmadan sütünü içiriyorlardı. Hatta süt içirme konusunda, evin kadını, erkeği ve çocuklar birbirleriyle tartışıyorlardı.
Günler, haftalar geçtikçe Boncuk gelişip büyüyor, odanın içerisinde oyunlar oynuyordu. Yorulduğunda ise kendisine ayrılan yere gidip uykuya dalıyordu.
Aile, Boncuk için tuvalet eğitimi olarak kapı dışında gazete üzerine toprak koydu ve tuvaletini oraya yapması için orayı göstermişti.
Sütü de biberonla değil, tabakta verilmeye başlandı. İkinci ayına yaklaşmıştı ki, Boncuk dört ayağının üzerine sağlam basıyor, koşup oynuyordu.
Kendisi için gösterilen kapı dışındaki toprağın üzerine oturuyor, pislediği dışkısının da ön ayakları ile üzerini kapatıyordu. Yeniden odayı girdiğinde ön ayakların uzatıp aile bireylerine teşekkür edercesine miyavlıyor, çeşitli hareketlerle kendini sevdirmeye çalışıyordu.
Akşam saatlerinde Boncuk için hazırlanan ‘banyo’ saati onun için alışkanlık olmuş gibiydi. Kendisini yıkayan elin parmaklarını öpüyor, dişleriyle okşayarak sanki teşekkür ediyordu. Yıkandıktan sonra serbest bırakıldığında orada kalmak istiyordu.
Evin kadını; “Hadi Boncuk, git yerine yat!”dediğinde ise odadan çıkıp kendisi için hazırlanan yere yatıyordu.
Bu kedi henüz iki aylık bile olmadı, önümüzdeki günlerde 60 günlük, yani iki aylık olacak.
Önceki gün Boncuk, kendisi için içsin diye tabağına konulan sütü içmek istediği sırada, ayaklarıyla oynaması sonucu dökülme olayı yaşadı. Tabağın ters dönüşünü ve yere dökülen sütü seyrederken başını öne eğerek düşünmeye başladı.
Evin kadını gelip başında dikilirken, titremeye başladı. Başını yukarıya kaldırıp; suçluluğunu belirtircesine miyavladı. Kadın olayı seyrediyordu, Boncuk tabağı düzeltmeye çalışıyor, yere dökülen sütü yalamaya çalışıyordu. Bir yandan da arada bir başını yukarıya kaldırıp, hafiften miyavlıyordu.
Kadın yerdeki tabağı aldı, yeni bir tabağa süt koyarak getirip önüne koyarak içmesini istedi.
Yavru kedi ‘Boncuk’ yeni tabağa ve içindeki süte, sonrasında da sütü getiren kadına baktı. Boynunu büktü ve bir kez miyavladıktan sonra başını öne eğerek oradan uzaklaşıp yatağına gitti.
Kadın Boncuk’u yatağından alıp süt tabağının yanına getirip içmesini istedi ama gelmedi. Eline alıp getirmek istedi ise de gelmemekte direndi. O akşam Boncuk’a kimse süt içiremedi, ama yavru kedi mırıldanarak kendi yatağında aç uyumayı tercih etti.
Ertesi gün ise, kapıyı ön ayakları ile açma huyunu unuttu, yatağından kalkmadı. Çağrıldığında ne yaptı biliyor musunuz; başını önüne eğip, özür dilercesine gözlerinden yaşlar akıttı….
