Bizim kentin insanları bir alem doğrusu. Neyi nerede ve ne şekilde yapacağını sezinlemekte bile zorlanırsınız.
Tepeden tırnağa bu kette yaşayanların hareketleri, dillerinden çıkan sözleri ile davranışları arasında farklılıklar görmeye alışır olduk.
Tepeden tırnağa bu kette yaşayanların hareketleri, dillerinden çıkan sözleri ile davranışları arasında farklılıklar görmeye alışır olduk.
Adam doğrucu Davut kesilir, haktan, hukuktan, emekten ve insanlık erdeminden sözeder ama, gelgelelim uygulamalarından bunları göremezsiniz.
Bu kentin havasından mıdır, suyundan mıdır derler ya bazılarımız, neyinden olduğunu anlamakta zorlandığım tutum ve davranışlar içerisindeki insanları gördüğümde şaşkınlıklar yaşıyorum.
Geçen yıl 8-10 kişinin çalıştığı bir işyerinde, işletmedeki yetkili bir bayanın orada çalışan genç erkeklere ve bayanlara karşı, “geri zekalı, aptal mısın?” gibi sözler kullandığını, bunun da yanlış olduğunu yazmıştım.
İşyerinin Osmaniye’nin hangi mahallesinde veya bölgesinde olduğunu yazmadığım halde, işyerinde neler yapıldığını da yazmadığım halde, gazetedeki köşemi okuyan o bayan, orada çalışmakta olan bir arkadaşımı yanına çağırıp, “bu yazı bizim burayı anlatıyor. Bu konuları Mustafa’ya sen mi anlattın!” diyerek işten çıkarmıştı.
Arkadaşım bana mesaj çekmiş, “senin yazını üzerine alan bayan işime son verdi” diyordu. Bu bayanın aklından zoru mu vardı, çünkü adres ve işyeri belirtmediğim halde üzerine alınmıştı. Demek ki ne yaptığını bilen biriydi ki olayı anlattığımda rahatsız olmuş ve orada çalışan ve benim tanıdığım insanın işine son vermişti.
Şimdi yine bir işyerinden sözedeceğim. Sekreter olarak çalışan biri, aynı zamanda öğle yemekleri ile çay işine de bakıyor. Osmaniye’de bir çok işyerinde sekreterler sadece telefona bakmak, işsahibinin evinin etini, ekmeğini, meyvesini almak, işyerine getirdiği çocuğuna bakmakla kalmaz, aynı zamanda gelen konuklarla ilgilenmek, çaylarını vermek, eğer mutfak varsa yemeğini de yapmak zorundadır.
İşte böyle bir işyerinde öğle yemeğini yapan sekreterin yemeği baba tarafından beğeniliyorsa 10 lira haftalığına ekleme yapılır, eğer yemeği beğenilmezse haftalık konuşulduğu gibi verilirmiş.
Evinde kendi eşinin yemeklerini beğenmediği zaman bu adamın ne yaptığını merak etmeye başladım. Yemeğin beğenilip beğenilmemesi olayını da anlamakta zorlanıyorum. Bu sekreterinizide aşçı olarak çalıştırmanız doğru bir davranış mı? Yemek yaptığı sırada telefon gelse veya bir müşteriniz gelse elinin bulaşığı ile onu karşılamak zorunda kaldığında o zaman da haftalığını mı keseceksiniz.
İnsanoğlu yanında çalıştırdığı kişiye köle değil. İnsan gözüyle bakmalı. Cuma günleri de koltuğunun altına karton parçasını alıp, komşularına da” haydi Cuma namazına gitmiyor musun komşu!”diye yüksek sesle konuşan birilerine bu davranış yakışmıyor bence.
İnsan yanında çalıştırdığı kişilere ne kadar insanca davranış gösterirse, o ölçüde verim alır. Hani bir halk deyimi vardır, “Kör Allah’a nasıl bakarsa, Allah’ta köre öyle bakar!”diye. Saygılarımla…
