Toplumda bazı insanların hareketleri ve eylemleri eleştirilirken, onlar küçümsenir, dışlanır ya da farklı gözlerle bakılır.
Eleştiriler, tepkiler ve insanları dışlamaların farklı görüş anlayışları vardır. Bazı insanlar ise toplumun önemli değer yargılarını kullanır, ekonomik rant elde eder ama böylesi kişilerin “hak yedikleri” yönünde tepki görmeleri gerektiği kadar eleştiri almaz.
Bu ön girişten sonra size Osmaniye’de yaşanmış bir olayı aktarmak istiyorum. Şu anda hayatta olmayan değerli eğitimci, rahmetli Salih Sefa Yazar’ın gördüğü bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir gün Büyük Camide yatsı namazını kıldıktan sonra evine gitmek üzere yola çıkan Salih Sefa Yazar, hamamlar sokağından yürümeye başlar. Sokağın sonlarına doğru geldiğinde iki kişi henüz bilemediği bir nedenle kavga etmektedir. Kavga edenlerden biri din ve Allah’a küfretmektedir. Camiden çıkanlar küfürlü kavgayı seyrederken, ayırmak için müdahalede bile bulunmazlar.
Kaldırımın üzerinde dirseğinin üzerine yan verip yatmakta olan ve elindeki şarap şişesinden yudumlayan orta yaşlı ama cılız yapılı bir adam bulunmaktadır. Küfürlerin ardı arkası kesilmez, bu arada yerde yan durup yatmakta olan cılız yapılı adam elindeki şarap şişesini kendinden çok cüsseli denebilecek adamın kafasına vurur. Sonrasında tekme ve yumruklarla darp etmeye çalışırken; “Sen kim oluyorsun da Allah’a küfrediyorsun… çocuğu. Senin Allah’ın yok mu da küfrediyorsun!?” diyerek adamı hareketsiz edinceye kadar döver.
Çevredekiler bu olay karşısında dona kalmışlardır. Adam sarhoş, adam cılız ama, küfreden insan ayık kafa, üstelik cüsseli biri de. Ayık adam kavga sırasında Allah’a küfrederken, sarhoş adam küfreden adamı hareketsiz edinceye kadar dövüyor.
Salih öğretmen bu olay karşısında düşünmeye başlar, çevresindeki insanların hareketlerini süzer. Sonrasında da; “Din ile imanın, bir de paranın kimde olacağı belli olmaz sözü çok doğruymuş”diyerek evine doğru yürümeye başlar.
Burada herhangi bir yorum yapmayı sizlere bırakıyorum. Şu veya bu hareket doğru veya yanlış değerlendirmesini de yapmıyorum. Sadece yıllar sonrasında öğrendiğim bir anı-olayı sizlerle paylaşmak istedim.
Dün Allaattin arkadaşım anlattı bu anıyı bana, bunu anlatırken tabiî ki kendisi bazı yorumları da yaptı. Ben Alaattin’in yaptığı yorumlar yerine olayı sizlerle paylaşmayı uygun gördüm.
Ben olayı anlattım, siz okurlarım ise kendi dünya görüşlerinize göre yorumlamanıza bırakıyorum.
Şu sıcak havalarda kendinizi daha fazla yormayın, fazla düşünmeyin, büyüklerimiz boş yere okumamışlar, onlar her şeyin en iyisini bilir. Boşuna mı büyük olmuşlardır. Saygılarımla…
