Ramazan ayının bolluk ve bereket ayı olduğu söylenir. Söylemek farklı, yaşamak ve yaşatmanın farklı bir olay olduğunu belirtmek istiyorum.
Öncelikle Ramazan ayının önemini iyi kavramak gerekiyor. İnsanların oruç tutmasının anlam ve önemi ile birlikte bu ayda yapılan yardımlaşma, dayanışma, paylaşma olaylarının bereket ve bolluk ayı olmasını ortaya koymaktadır.
Ramazan ayında oruç tutmaya başlanılması ile birlikte okul yıllarımı anımsarım. Şu anki Cumhuriyet Meydanı’nın bulunduğu yerdeki Ortaokul sıralarında okurken, iftarın açılma saatlerinde son derste olurduk. Öğretmenimiz oruçlu olanların yanlarında yiyecek veya içecekleri varsa oruçlarını açmasını söyledikleri anları anımsıyorum.
En önemlisi ve unutamadığım olaylardan birinin de Ramazan ayında arkadaşlarımın farklı sevinçleri olurdu. Bu sevinçler oruç tutmak anlamında değildi. Şu anda hangi olay olduğunu sizlerde merak etmiş olmalısınız.
Öğretmenlerimiz derslere çalışmadığımız zaman farklı yöntemlerle bizleri cezalandırırdı. Tek ayak üzerinde tahtanın önünde dest bitimine kadar durmak, tokat vurulması ve benzeri yöntemlerle öğrencilerini cezalandıran öğretmenler Ramazan ayı boyunca bizlere ceza vermez, hatta tokat bile vurmazdı.
Yani sizin anlayacağınız, Ramazan ayı içerisinde öğrenciler öğretmenlerinden ceza almadıkları için oruç ayının gelmesini sabırla beklerlerdi. Bizim öğrencilik yıllarımızdan bir anıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Gelelim günümüzdeki Ramazan ayına.Yerel yönetimler ekonomik gücü ölçüsünde belirlediği yoksul ailelere gıda yardımlarında bulunuyorlar. Siyasi partiler, bazı işadamları yine Ramazan paketleri adı ile yoksul ailelere katkıda bulunuyorlar. Bazı firmalar Ramazan çadırları kurarak iftar yemekleri veriyor. Bu yapılanların bazılarının basın yolu ile kamuoyuna taşınması gösterisindeki yorumları sizlere bırakıyorum.
Öncelikle 11 ay boyunca her türlü haksız ve adaletsiz davranış içerisinde bulunup ta, yılın bir ayında kendini aklama uğruna Ramazan yardımlarında bulunuyorsanız bunun ne derece doğru olup olmadığının da yorumlarını yine sizlere bırakıyorum.
İnsanların emeklerinden ve ekmeklerinden çalacaksın, haklarını yiyeceksin, dolandırıcı işler akla geldiğinde adın geçecek, Ramazan ayında da elini göğsünün üzerine koyarak selam verip, ağzından inanç sözcükleri eksik olmayacak. Umre ziyaretine gidip döneceksin, geldiğinde kutsal topraklara gitti diye saygı gösterilmesini bekleyeceksin, ama insan hakkını yerken de “ticaret veya ekonomik yaşam” olarak değerlendireceksin!
Doğru olmak, dik durmak ve çevrendeki insanlara saygıda kusur etmemeye özen göstermek, kul hakkı yemeden yaşamaya çalışmak farklı bir olay, Allah katında “kabul görmeyecek davranışları” yaşanın koşulları gibi göstererek insanların üzerinden haksız kazançlar elde ederek yaşamak daha farklı bir olay olsa gerek.
Ramazan ayına girdik, amacı ve güzelliğindeki farklılığın bilinci ile oruç tutuyorsanız sözümüz yok. Ancak, çevrenizdeki diğer insanların görmesi için, sadece ‘Oruç tutuyor desinler’ diye oruç tuttuğunuzu gösteriyorsanız bu farklı bir olay.
Bir çocuğa sevgi ile yaşlaşabiliyor musunuz, ticaret yaparken hakkınız olanı kadar kar ile bir ürünü satıyor musunuz, kul hakkına önem veriyor musunuz? İşte burada yatar inancın güzel ve yerinde kullanılması olayı. Gösteriş için ibadet yapanlara değil, Kur’an-ı Kerim’de yazıldığı gibi inançlarını yerine getiren inananlara saygı ile, sağlıklı Ramazan ayı dileklerimle, saygılar…
