“Oy!” diyenlere neden katlana mıyorsunuz?
Yıllardır Osmaniye gündemi ile olayları ve sorunları sütunlarıma taşıdım. Ülkemiz gündemini yaygın basında çalışan meslektaşlarım yazsınlar diye düşündüm.
Her sabah yaygın basında çalışan köşe yazarı meslektaşlarımın sütunlarına bakıyor ve okumaya çalışıyorum.
Gazetesine ve patronlarına göre, hatta yazarlarına göre farklı yorumları okuyorum. Görünen bazı gerçeklerin bile saptırıldığını yazan köşe yazarları karşısında, inançlarımdan ve düşüncemden kaygı duymaya başlıyorum.
Ben sadece Osmaniye’de duyarsız ‘basın’ var diye düşünürken, memleketin bir çok ilinde, ilçesinde ve merkezinde bile duyarsızlık içerisinde basın olduğunu görür gibiyim. “Görür gibi” diye yazmak zorundayım, çünkü bu memlekette basın emekçilerinin ‘özgür’ olmadığına inanan bir basın emekçisiyim. Bu konuda beni yargılayacak olan bir yargıç, belki benim meslek yaşamım kadar yaşı olmayabilir.
“Oy” diyerek seçimler öncesinde insanların kapılarını çalanlar, işleri bittiğini arkalarını dönüp gittiler. Oy için tanışıp, ellerini öpüp, hizmet sözleri verdikleri, oylarının üzerine oturanlara bir türlü ulaşamadılar. Oy! İstediler, oy aldılar ve oylanarak koltuklarına oturdular. Ama oy aldıkları vatandaşlar, kendileri ile görüşebilmek için her zaman oyalandılar.
Vatandaştan oy isteyip, oylarını aldıktan sonra görüşme isteklerini oyalayanlar; insanların hak ve hukukunu çiğnemiyor mu?
Oy isterken, oylarını aldığınız insanlar, gün oluyor bir acı olayla sarsılıyor. Acıdan dolayı ‘Oy!’ diye bağırırken, böyle insanların üzerine neden polisi ve askeri gönderiyorsunuz?
Ey Milletvekilleri, Bakanlar ve Başbakan!..
Dün halkın oylarını alarak iktidar olabilmek veya seçimlerde birinci parti olabilmek için “Oy!” alabilmek için her türlü sözleri vermediniz mi? Oy isterken bu vatandaş ‘iyi’ idi ise, bugün, maden ocağında canı yanan vatandaşımızın “Oy”diye bağırmasından neden rahatsız oluyorsunuz?
Vatandaş, can kayıplarından dolayı ‘OY!’ diye bağırıyor. Seçimlerde adaylar da aynı şekilde ‘OY’diye bağırıyor.
Halkın vekilinin “oy!” diye bağırması suç değil, Halkın kendisinin “oy!” diye, üstelik canının yanması nedeniyle bağırması karşısında “suçlu muamelesi” görmek suretiyle, polisi ve askeriyle kuvvet kullanacaksın. Anayasa’nın hangi maddesinde böyle bir davranış olduğunu birileri çıkıp açıklayabilir mi?
Hukukçularımız, Anayasa da gerekli kuralları neden halkla paylaşmıyorlar? Kimden çekiniyorlar? Sokaktaki 10 yaşındaki çocuğu iki polis yaka paça götürmek isterken, aynı polisler kendi çocukları için aynısının yapılması karşısında ne gibi tepki göstereceklerini merak ediyorum.
Uyuşturucu yaşının 13’lere indiği ülkemizde, gereken önlemler konusunda aynı özeni göstermeyen polislerin (!), 10 yaşındaki bir çocuğa karşı yaptığı hareketi doğru bulmuyorum.
İktidar partili olanlar da, Başbakan’a yapılan tepkiyi konuşuyor. Acısı olan insanın ne yaptığı belli olamayabilir. Aynı insanlar Başbakan’ın sözlerini de bir anımsayabilseler.
Mumyalanan beyinlerin de günün birinde mumyasında bozukluklar olabileceğini düşünemeyenler, aniden yıkılan elektrik tellerinin ekin tarlasına düşmesi gibi olabilir.
Son sözlerim; ya, düşünceleriniz gibi yaşayın. Ya Okuduğunuz inanç kitabınızdakileri iyi anlayın, ya da inançları da, inanç kitabında yazılanları da kullanarak ticaret yaptığınızı yüreğiniz yetiyorsa halka söyleyin!
Bu ülke; iktidarı ve becerisi olmayan muhalefeti nedeniyle her geçen gün emperyalizmin kucağına doğru sürükleniyor. “Oy isteyecek olanlar” gelecekte halkın “Oy!” diye bağırışları karşısında polis ve askeri, bir de tekmecileri ile anımsanmamalı. Esen kalın.
Yıllardır Osmaniye gündemi ile olayları ve sorunları sütunlarıma taşıdım. Ülkemiz gündemini yaygın basında çalışan meslektaşlarım yazsınlar diye düşündüm.
Her sabah yaygın basında çalışan köşe yazarı meslektaşlarımın sütunlarına bakıyor ve okumaya çalışıyorum.
Gazetesine ve patronlarına göre, hatta yazarlarına göre farklı yorumları okuyorum. Görünen bazı gerçeklerin bile saptırıldığını yazan köşe yazarları karşısında, inançlarımdan ve düşüncemden kaygı duymaya başlıyorum.
Ben sadece Osmaniye’de duyarsız ‘basın’ var diye düşünürken, memleketin bir çok ilinde, ilçesinde ve merkezinde bile duyarsızlık içerisinde basın olduğunu görür gibiyim. “Görür gibi” diye yazmak zorundayım, çünkü bu memlekette basın emekçilerinin ‘özgür’ olmadığına inanan bir basın emekçisiyim. Bu konuda beni yargılayacak olan bir yargıç, belki benim meslek yaşamım kadar yaşı olmayabilir.
“Oy” diyerek seçimler öncesinde insanların kapılarını çalanlar, işleri bittiğini arkalarını dönüp gittiler. Oy için tanışıp, ellerini öpüp, hizmet sözleri verdikleri, oylarının üzerine oturanlara bir türlü ulaşamadılar. Oy! İstediler, oy aldılar ve oylanarak koltuklarına oturdular. Ama oy aldıkları vatandaşlar, kendileri ile görüşebilmek için her zaman oyalandılar.
Vatandaştan oy isteyip, oylarını aldıktan sonra görüşme isteklerini oyalayanlar; insanların hak ve hukukunu çiğnemiyor mu?
Oy isterken, oylarını aldığınız insanlar, gün oluyor bir acı olayla sarsılıyor. Acıdan dolayı ‘Oy!’ diye bağırırken, böyle insanların üzerine neden polisi ve askeri gönderiyorsunuz?
Ey Milletvekilleri, Bakanlar ve Başbakan!..
Dün halkın oylarını alarak iktidar olabilmek veya seçimlerde birinci parti olabilmek için “Oy!” alabilmek için her türlü sözleri vermediniz mi? Oy isterken bu vatandaş ‘iyi’ idi ise, bugün, maden ocağında canı yanan vatandaşımızın “Oy”diye bağırmasından neden rahatsız oluyorsunuz?
Vatandaş, can kayıplarından dolayı ‘OY!’ diye bağırıyor. Seçimlerde adaylar da aynı şekilde ‘OY’diye bağırıyor.
Halkın vekilinin “oy!” diye bağırması suç değil, Halkın kendisinin “oy!” diye, üstelik canının yanması nedeniyle bağırması karşısında “suçlu muamelesi” görmek suretiyle, polisi ve askeriyle kuvvet kullanacaksın. Anayasa’nın hangi maddesinde böyle bir davranış olduğunu birileri çıkıp açıklayabilir mi?
Hukukçularımız, Anayasa da gerekli kuralları neden halkla paylaşmıyorlar? Kimden çekiniyorlar? Sokaktaki 10 yaşındaki çocuğu iki polis yaka paça götürmek isterken, aynı polisler kendi çocukları için aynısının yapılması karşısında ne gibi tepki göstereceklerini merak ediyorum.
Uyuşturucu yaşının 13’lere indiği ülkemizde, gereken önlemler konusunda aynı özeni göstermeyen polislerin (!), 10 yaşındaki bir çocuğa karşı yaptığı hareketi doğru bulmuyorum.
İktidar partili olanlar da, Başbakan’a yapılan tepkiyi konuşuyor. Acısı olan insanın ne yaptığı belli olamayabilir. Aynı insanlar Başbakan’ın sözlerini de bir anımsayabilseler.
Mumyalanan beyinlerin de günün birinde mumyasında bozukluklar olabileceğini düşünemeyenler, aniden yıkılan elektrik tellerinin ekin tarlasına düşmesi gibi olabilir.
Son sözlerim; ya, düşünceleriniz gibi yaşayın. Ya Okuduğunuz inanç kitabınızdakileri iyi anlayın, ya da inançları da, inanç kitabında yazılanları da kullanarak ticaret yaptığınızı yüreğiniz yetiyorsa halka söyleyin!
Bu ülke; iktidarı ve becerisi olmayan muhalefeti nedeniyle her geçen gün emperyalizmin kucağına doğru sürükleniyor. “Oy isteyecek olanlar” gelecekte halkın “Oy!” diye bağırışları karşısında polis ve askeri, bir de tekmecileri ile anımsanmamalı. Esen kalın.
