Osmaniye, köklü bir geçmişe sahip bir ilimizdir. Ancak son yıllarda, gerek siyaset sahnesinde gerekse bürokraside gözlenen bazı olumsuz davranışlar, şehrin hak ettiği hizmeti almasını engellemektedir.
Bu durum, yalnızca Osmaniye halkı için değil, aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli için de bir sorun teşkil etmektedir.
Bahçeli’nin onayıyla şehre atanan bürokratlar ve siyasi aktörler, ne yazık ki bazı durumlarda sorumluluklarının gerektirdiği hizmet anlayışından uzak bir tutum sergileyebiliyor.
Egolarının esiri olan ve vatandaşa tepeden bakan bu kişiler, hem kendilerine hem de partilerine ciddi zararlar vermektedir.
Her şehrin, kendisine hizmet etmek üzere görevlendirilmiş bürokratlara ihtiyacı vardır. Ancak Osmaniye’de bu görevlilerin bir kısmı, görevlerine hizmetten ziyade statü ve güç kazanma amacıyla yaklaşıyor.
Bu yaklaşım, halkın gözünde olumsuz bir algıya neden oluyor. Özellikle Sayın Devlet Bahçeli gibi ülke siyasetinde önemli bir figürün ismi üzerinden yapılan bu yanlışlar, partiye duyulan güveni de zedeliyor.
Bir bürokratın ya da siyasetçinin görevi, halkın sorunlarını çözmek, onlara yol göstermek ve şehrin gelişimine katkı sağlamaktır.
Ne yazık ki, Osmaniye’de bazı isimler, görevlerini kibirle örtüyor ve kendilerini halktan soyutluyor. Bu tutum, sadece bireysel değil, toplumsal bir güven kaybına yol açıyor.
Son seçimlerde Osmaniye’de gözlemlenen önemli bir problem de siyasilerin halktan kopuk tutumlarıydı.
Bir siyasetçi için en önemli başarı göstergesi, halkın sevgisini ve desteğini kazanmaktır. Ancak kibirli bir yaklaşım, bu desteği hızla yok edebilir.
Bu durumun etkilerini, son seçimlerde partilerin yaşadığı oy kayıplarında net bir şekilde gördük.
Halk, kendisiyle sıcak bir bağ kuran, dertlerini dinleyen ve çözüm odaklı yaklaşan isimlere destek veriyor. Kibir ve tepeden bakma, yalnızca bireyi değil, temsil ettiği partiyi de zarara uğratıyor.
Başarı, ekip ruhuyla çalışmayı, halkla samimi ilişkiler kurmayı ve mütevazı olmayı gerektirir. Siyasetçiler ve bürokratlar, makamlarını bir güç aracı olarak değil, bir hizmet aracı olarak görmelidir.
Kibir, insani değerlerin en büyük düşmanıdır. Ne yazık ki, Osmaniye’de bazı kişiler, bu gerçeği göz ardı ediyor. Halkın sevgisini ve desteğini kazanmak için yapılması gerekenler bellidir:
Dinleyen Liderlik: Halkın sorunlarına kulak veren ve çözüm odaklı yaklaşan liderler, her zaman daha fazla destek görür.
Şeffaflık: Her vatandaş, yöneticilerinin dürüst ve şeffaf olmasını bekler. Şeffaflık, güven kazanmanın temelidir.
Hizmet Odaklılık: Makamların halk için var olduğunu unutmadan çalışmak, başarılı bir yönetimin temel taşını oluşturur.
Osmaniye gibi potansiyeli yüksek bir şehrin, bu tür olumsuzluklardan arındırılması gerekiyor. Şehrin kalkınması için şu adımlar atılabilir:
Eğitimli ve Donanımlı Kadrolar: Atamalar yapılırken liyakat esas alınmalı ve görev için en uygun kişiler seçilmelidir.
Sürekli İletişim: Bürokratlar ve siyasiler, halkla sürekli iletişim halinde olmalı, şeffaf bir yönetim anlayışı benimsemelidir.
Geri Bildirim Mekanizmaları: Halkın, yöneticilere eleştirilerini ve önerilerini iletebileceği mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Osmaniye, güçlü bir tarihi ve kültürel mirasa sahiptir. Ancak bu mirası ileriye taşımak, liyakat sahibi, mütevazı ve hizmet odaklı bir yönetim anlayışıyla mümkün olacaktır.
Kibir, yalnızca bireysel bir zaaf değil, aynı zamanda toplumsal bir zarardır.
Osmaniye’de görev yapan her bürokrat ve siyasetçinin, halkın gönlünde taht kurmak için kibirsiz bir yaklaşım sergilemesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, makamlar gelip geçicidir; ancak insana gösterilen sevgi ve saygı kalıcıdır.
Bu anlayışla hareket eden bir yönetim, Osmaniye’yi çok daha ileriye taşıyabilir.
Sayın Devlet Bahçeli’nin de arzu ettiği gibi, şehre hizmet etmek için gönderilen her isim, bu sorumluluğun bilincinde olmalıdır.
Kibir ve egonun yerini, samimiyet ve hizmet odaklı bir anlayış almalıdır.
Yorum Yazın