Osmaniye’nin değerli insanlarından biri olan Ali Erat’ın cesurca kaleme alıp yayınladığı kitapta yazılanlara katılırken, yüreğimi feratlattığını da okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Ali Erat abim için yağ çeker türden bir tümce değil bu yazdıklarım. Doğru, gerçek ve benim yıllardır gözlemlerimi buldum bu kitapta. Hatta bu sütunlarda yazdığım bazı olaylar nedeniyle Osmaniye’deki “din adamları” iki grubu ayrılmışlardı. Kendi kendimi sorguladım; iyi mi yaptım, yoksa kötü mü!? Diye.
Ancak, Ali Erat’ın kitabını okuduğumda yazdıklarımda çok haklı olduğumu anladım.
Din adına yapılan çalışmalar, hizmet verme gösterileri, inançların ticari olarak kullanılması ve kendilerine yer etmek isteyenlerin din üzerinde siyaset yapmalarına yıllardır karşı çıktım.
Siyasal çıkarları ve oy alma uğruna her türlü etnik gruba “öpücük veren” siyasilerin günün birinde o öpücüklerin farklı isteklere dönüşebileceğini hesap etmemeleri günümüzdeki yönetimlerde olumsuz olayların yaşanmasına yol açtığını gözlemliyorum.
Arap ülkelerinde, Avrupa’da ve Türkiye’deki “İslamiyet anlayışının ve Kur’an-ı Kerim yolundan” sapmaların yöntemlerini okuyabileceğiniz bir kitabı yazan Ali Erat, yaşamı boyunca Milliyetçi ve ülkücü bir düşüncenin gelişip ilerlemesi için uğraş veren bir isim.
“Müslüman milletlerin geri kalış nedenleri” isimli kitabında, öylesi gerçekleri dile getiriyor ki, benim yıllardır bu köşemde yazdıklarıma destek olurcasına sevinmemi sağladı.
Ben, bu sütunlarda yazarken, Osmaniye’deki bazı “din adamları veya din tüccar olan tarikatların önde gelen isimleri” düşüncemden dolayı yargılamaya, tepki göstermeye ve dışlamaya çalıştılar, hatta aleyhimde gazetemiz için bile farklı tepkilerini dile getirmeye başlar oldular.
Gün oldu, süreç içerisinde “15 Temmuz darbe kalkışması” sonrasında, aynı isimlerin benimle “kanka” olma gibi saygın davranışları ile karşılaştım. Dün gazetemi kapının önünde paspas yapan kişilerin, 15 Temmuz sonrasındaki bana karşı davranışlarını anlamaya çalışıyordum!
Yeniden Ali Erat ile konuma dönmek istiyorum. Yıl 1965, Ali Erat Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)’nin Osmaniye ilçe yönetimini kuruyor. O süreçte Türkiye gündeminde olan “Türkiye Komünizmle mücadele Derneği”nin Osmaniye şubesini de kuruyor.
1969 yılı Şubat ayında Adana’daki Büyük kurultay’da CKMP’nin MHP olarak değiştirilmesi olayında ve Üç hilal’in ambleminin oluşmasında, 1969 seçimlerinde Türkiye’de sadece Bir milletvekili olarak Alpaslan Türkeş’in çıkarıldığı, onun da Adana’dan çıkması ile ilgili çalışmalarındaki başarıları öğreniyoruz.
İsrail’de veya başka bir ülkede yaşanan olumsuz olaylarla ilgili olarak, Osmaniye’de özellikle Cuma namazı sonrası bir takım gruplar toplanır, cami çıkışı yürüyüş yapar, ya da Cumhuriyet Meydanı’nda açıklama yaparlar.
Osmaniye’deki bu tepki eylemlerini yönlendiren veya izin alan gruplar ilgili ve yetkili kurumlar tarafından bilinmektedir.
Her olayla ilgili olmayıp, bazı olaylarla ilgili tepki gösteri yapan grupların da yetkililer tarafından izlenme olayı önem taşır.
Afganistan’nın Herat kentinde Cuma akşam namazı sırasında Şii cemaate ait bir camiye İŞİD militanlarından biri önce makineli tüfekle etrafa ateş açıyor, diğer militan ise üzerindeki bombayı patlatarak, 29 kişinin ölümü, 14’ü ağır olmak üzere 68 kişinin yaralanmasına neden olan terör saldırısı gerçekleşiyor.
Osmaniye’de “eylem yapan İslamcı STK’lar” sanırım haberleri olmadı! Ya da işlerine gelmedi!... Mutlu günler dileklerimle…
