İktidarın tek parti yönetimi 20. Yılına girerken, ekonomik yaşantının son on yılın ardından çekilemez olmasına “sabır” isteniyor.
Hükümete gelindiğinde “enkaz devraldık” diyerek vatandaşından “sabır” isteyen ülke yöneticilerine halk; bir nokta da hak verebilir!
Ancak, iktidarda aynı parti olarak 20 yıla yakınlaşan bir yönetimle, üstelik “istenilen kararlar alınabilirken” vatandaşlardan sabır istenmesi doğal olarak düşündürüyor.
İktidardakilerin şikayet etme değil, çözüm üretme hakları bulunmaktadır. Başarısızlıklarını başka yöntemlerle halka anlatmaya çalışmak yerine, hatalı uygulamalarını kabul etmeleri en erdemli yol olsa gerek!
Muhalefette olanlar, sert eleştirilerde bulunabilir, öfke kontrollerinden çıkarak farklı tepkilerde bulunabilirler ama, iktidardakilerin öfke kontrollerine sahip olmaları ülkede huzur ve barışın sürmesini sağlar.
İktidarın yönetilmesi noktasındaki Bakan’ların sözlerine baktığımızda, sokaktaki insanların konuştuklarından farklı olmadığına rastladığımızda ülkemizin geleceği açısından üzülüyoruz.
Ülkeyi yöneten Ak Parti iktidarı ise, sadece olumlu hizmetlerden değil, olumsuz olaylardan da sorumlu olduğunu kabullenmeleri gerekir.
Sadece olumlu olayları kabullenip, üstelik ballandıra ballandıra anlatırken, hayat pahalılığı, enflasyon gibi olayları da “dış güçler” ve “Muhalefet” gibi başarısızlıkları başka yönlere çekmek yakışık almayan bir siyasi harekettir.
İktidarın en üst düzeyinden gelen sözleri duyanlar arasında, bilmeyenler alkışlıyor ve “bravo!”derken, bilenler ise tepkisel davranıp inanmıyorlar!
Elbette gönlümüz ister ki, Almanya, Fransa, İngiltere, hatta Rusya ve ABD ile boy ölçüşelim, onlar bizdeki halkın yaşantısına gıbta ile baksınlar.
Ama bu işler öyle söylenildiği gibi olmuyor veya Türkiye’de başka, yabancı ülkede farklı konuşmalarla ülkedeki yaşantının gerçeklerini ne kadar gizlerseniz gizleyiniz, yaşayanlar olayların içinde boğulurken öfkeli konuşmalarınızın dozunu kaçırıp kullandığınız sözlere “fren konulması” ve halkın deyimi ile “öfkenizde sabır” bekleniyor!
Son birkaç gün öncesi iktidar tarafından söylenilen sözleri duyduğumuzda; “Rusya ve Ukrayna’da savaş var, ama biz onlara göre iyiyiz!..” gibi bir tümceyi duyan vatandaşların bazılarının düşündükleri ile bazılarının alkışladıklarına tanık olmuş olmalısınız.
Bu iki ülke arasındaki savaş aylardır devam ediyor. Ama savaşan bu iki ülkeden Türkiye’ye gelecek ayçiçeği yağı yüklü gemileri bekliyoruz.
Tarımsal alanda ise; Buğday, nohut, saman, şeker, et ve benzeri tüketim ürünlerini yabancı ülkelerden ithal ediyoruz. Yabancı ülkelerde arazi kiralayıp orada tarımsal üretim yapılması çalışmalarına uğraşılıyor.
Türkiye’de Konya ovasındaki tahıl üretimi bu ülkenin yüzde 70’ine yetebilecekken, tarımsal alanda çiftçilere “destek verilmesi” haberleri insanların kafalarını karıştırıyor!
Yaşamak ve yaşatmak diye iki sözcük vardır. Yaşayabiliyorsan yaşatabilirsin! Ya da yaşayabildiğin kadar yaşatabilirsin!
Rusya’nın işgal etmeye çalıştığı ve insanların öldürüldüğü, can pazarı yaşanan Ukrayna’dan alınacak tahıl ürünleri gemisinin yola çıkması olayının haberlerini izlerken birazcık ta aklınızı kullanabilmenizi rica ediyorum…
Yorum Yazın