Çin’de ortaya çıkıp, dünyanın bir çok ülkesinde insanların ölümlerine neden olan ‘Korona virüsü’ maske satışlarını da artırdı.
Ölümcül virüse karşı korunma yöntemleri üzerinde uzmanlar çeşitli konuşmalar yapmaya başladı.
Komşu ülkelerde görülen ve ölümlere neden olan sözkonusu virüsün Türkiye’de görülmemiş olması yönündeki sözler içimizi rahatlatsa da, dünyanın bir çok ülkesindeki ölümler canımızı acıtıyor!
Komşularımızda olanlar, günün birinde bize de gelir mi, gelmez mi diye düşünürken, ülke yöneticilerimiz gerekli önlemleri alıyorlar.
Önlem almak, gelecek olan tehlikeler karşısında elbette önemlidir. Öldürücü virüse karşı gereken önlemler alınmalı. Aslanda tüm öldürücü olaylara karşı önlemler alınmalı.
Örneğin; doğanın katledilmesine, denizlerin ve suların kirletilmesine, savaşlarda insanların öldürülmesine de önlemler alınmalı…
Yaşanan olumsuz olaylar karşısında yetkililer çeşitli önlemleri alırlar veya aldıklarını söylerler. Gerçek olan denilenlerin yerine getirilmesi ve uygulanması olsa gerek.
Suriye’de yaşanan olaylar ve askerlerimizin bu topraklardaki operasyonları ile ilgili olarak Valilikler yeni bir karar alarak “Yasaklar!” getirdi.
Valilikler tarafından alınan ve 15 gün sürecek olan bu ‘yasaklar’ uygulaması, özellikle stk’ların basın açıklamaları ve gösterileri ile ilgili konuları içeriyor.
Öldürücü korona virüsüne karşı maske takarak nefesten etkilenmemek için bir türlü önlem olarak uygulanıyor.
Valiliklerin aldığı 15 günlük yasaklama kararında da ülkemiz içerisinde, olumsuz olayların yaşanmaması, birlik ve beraberliğimizin korunması amaçlanıyor.
Korona virüsü öncesinde de sokakta gördüğümüz bazı insanlar ağızlarında maske ile dolaşırlardı. Rahatsızlıkları nedeniyle maske takan bu insanlar arasında şimdi de korona’ya karşı önlem amaçlı maske takanları görmekteyiz.
Ağzımızı maske ile kapatmak, bir anlamla konuşmamak veya dudaklarımızı bantlama anlamına da geldiği şeklinde yorumlanabilir.
Biz gazeteciler, ‘yasak’ lamalara alışığız! Bazı günlerde gazeteye gelen görevli Polis memurları, ellerinde; “Tebliğ ve tebellüğ belgesi” ile gelirler. Karşılıklı olarak imzalayıp, bir kopyasını da bize verirler. “Yayın yasağı” içeren sözkonusu belge içerisinde çoğunlukla “Cinsel istismar” olayının her hangi bir ilimizdeki Hakim tarafından alınmış karar olduğunu okuruz.
Getirilen yayın yasağının; radyo, televizyon ve gazetelerde haber yapılmaması istenmektedir.
Vatandaşımız ise bazı olayların haber yapılmamasından yakınırken, getirilen “önlem amaçlı” yasaklardan bir çoklarınızın bilgileri bulunmamaktadır.
Sokakta bir meslektaşımın ağzında maske görsem, onun rahatsızlığı aklıma gelmez, “acaba yasaklara karşı ağzına maske mi takıyor!?”diye düşünebilirim.
Huzurlu ve mutlu insanların yaşayabileceği bir ülke için, farklı amaçlı olmamak koşulu ile bazı uygulamalar yapılırken, düşüncelere de kilit vurmamak gerek diye düşünüyorum!..Saygılarımla…
