Gündem o denli hazlı değişiyor ki, takip etmek te zorlaşır oldu. Her gün değil, her an yeni bir gündem haberini öğrenmeye başladık.
İletişimdeki internet hizmetlerinin yaygınlaşması sonucu dünyanın en küçük bir köyündeki haberi bile birkaç saniye içinde dünyanın dört bir yanında öğrenebilme olanağımız oluyor.
Televizyon kanallarını açıyoruz, tutucu olarak bildiğimiz tv kanallarında bile “evlendirme, tanıştırma programları” izliyoruz. Sosyal ve ekonomik tartışma programları, siyasi gözlemler ve yorumları unuttuk. Kanallara bir şeyler oldu veya program yapımcıları tatile mi çıktı diye düşünüyorum.
Tv kanallarında haber denilebilecek önemli olayları da izleyemeyince ‘memleket güllük gülistanlık’diye aklımı kontrol etmeye çalışıyorum.
Aklından zorun mu var diyenleri duyar gibiyim. Elbette var. Daha doğrusu aklımdan şüphelenmeye başlar oldum. İnsan ilişkilerini baktığımda ve bazı insanların hal ve hareketleriyle birlikte olmak zorunda kaldığımda bazı düşüncelerin sadece dilde kaldığını gördüğümde aklımdan şüphe duymaya başlayım da ne yapayım.
Aklından zorun mu var diyenleri duyar gibiyim. Elbette var. Daha doğrusu aklımdan şüphelenmeye başlar oldum. İnsan ilişkilerini baktığımda ve bazı insanların hal ve hareketleriyle birlikte olmak zorunda kaldığımda bazı düşüncelerin sadece dilde kaldığını gördüğümde aklımdan şüphe duymaya başlayım da ne yapayım.
Bizim millet ne hikmetse en güzel dilini kullanmasını biliyor. İkna yeteneği, karşısındaki kandırma, çalıp-çırpma gibi olaylarda dilin önemi ön plana çıkıyor.
Dolandırıcılara bakın; birileri çıkıyor Cennetten arsa sözü veriyor, karşılığında insanlardan para alıyor. Birileri çıkıyor, telefon hattının kopyalandığını ve terör örgününün eline geçtiğini söyleyin karşısındaki insanın bankaya para yatırmasını sağladıktan sonra o parayı çekip ortadan kayboluyor. Bu ve benzeri olaylar insanların dillerinin marifeti ile gerçekleşiyor.
Birileri çıkıp “inançlı gençlik yetiştirmekten” sözediyor. Gerçek inançlılar ile inançları sömürenleri de ayırt etmenin zor olduğu bir dönemden geçiyoruz.
Osmaniye’de yeni bir örgüt kurulması çalışmalarının yapıldığını öğrendim bir arkadaşımdan. Bu kentte zaten çok sayıda dernek varken, yeni bir sivil toplum kuruluşu hangi isimle ve hangi düşünceye hizmet için kurulacağını merak ettim. Biliyordum ki bu memlekette kendi öz Türkçemize sahip çıkamazken, birileri dünyaya Türkçenin yayılması için olimpiyatlar düzenliyordu. Bu konudaki afişlerde sponsor olan firmaların isimleri bilinenlerden olduğu gibi, altındaki amaçları düşünmek gerektiği akla neden gelmiyordu?
Neyde dönelim Osmaniye’deki yeni örgütlenmeye. Kısa adı ‘KKK’ olan yeni örgütlenme için 100 dolayında kadın bildiriye imza atmış. İddiaya göre Osmaniye’de en fazla üyesi olması beklenen bir sivil toplum kuruluşu olma iddiası ile yola çıkılmış. Neymiş bu ‘KKK’ örgütlenmesi diye, bir araştırma yaptım. Şu anda kuruluş bildirimlerinin doldurulduğunu ve önümüzdeki günlerde yasallaşmak üzere girişimlerinin yapıldığı söylenen ‘KKK’nın açılımı ise; “Kürtaja Karşı Kadınlar” derneği olarak kurulacakmış.
Memlekette o kadar sorun varken, konu komşu ile düşmanlık seviyesine gelirken, ortaya bir söz atıp kişilerin cinselliğini mikrofona taşırsan; olacağı buydu işte. Bak kadınlar harekete geçti, ‘KKK’ oluşumu başladı. Buna tezat bir de erkekler karşı harekette bulunup; ‘KKE’ örgütünü kurmaya kalkarlarsa şaşmamak gerek. Bunun açılımı da; “Kürtaja Karşı Erkekler” olarak karşımıza çıkabilir.
Biz bu memlekette ne örgütler gördük, tatlı ve acı suyu görenler toprağı öpüp, yerinden zor kalkar duruma geliyor. Hayırlısı diyelim, saygılarımla…
