Bazı kişiler belli anlarda içlerindeki kinleri kusmaya başlarlar. Nerede ve zaman kin kusacakları belli olmayanların, kendi akılları ile mi, yoksa birilerinin yönlendirmeleri ile mi kin kustuklarını anlamak için, dışkılarını incelemek en doğru olsa gerek!
İnsanoğlu bir yerlere gelmek istiyorsa, kendi becerileri ve hünerlerini ortaya koyarak gelmelidir. Başkalarının omuzlarında yükselmek isteyenler, günün birinde kendisini yerde bulabilir.
Bir işçi düşünelim, işverenden parasını alamadığı zaman ne gibi tepki vereceği belli olmaz!
Eşinden sürekli dayak yiyen bir kadın, günün birinde öyle bir patlar ki, nerede ve nasıl tepki vereceği bilinmez!
Kimin kuvvetli, kimin galip geleceğini hesap etmek algı ile olur. Hani bir halk deyimi vardır; “Para ile iman’ın kimde olacağı bilinmez!” diye söylenir.
Yönetici olmak kolay değildir, işin kolayına kaçanlar günün birinde çözüm yolu bulmakta zorlandıkları gibi, etraflarına çamur atmaya çalışırlar.
Bir toplumda insanlar arasında ayrımcılık yaparak, önemli değerlere saldırarak, yerli yersiz gündem değiştirmeye çalışarak kendilerinden sözedileceğini sanmak sadece ütopya olarak kalır.
Yıllar sonrasında böylesi anlayışlar, tepki ile anılırlar, lanetlenmekten kurtulamazlar.
İnsanların birlikte barış içerisinde yaşamasından yana olmak ile, bölmek-ötelemek gibi davranışları hiçbir inanç veya din anlayışının kabul edeceğini sanmıyorum!
Kendiniz belli bir inanca sahip olabilirsiniz, belki de bir tarikatın yaygınlaşmasını istiyorsunuz! Ancak, bu demek değildir ki, başkalarının inançlarına, değerlerine saldırarak ve kin kusarak bunu başarabilirsiniz!?
Halkın değer verdiği inançlara ve Liderlere saldırılar olduğu zaman, yöneticiler seyirci kalmamalıdır. Eğer yöneticiler seyirci kalır, duyarsızlık gösterirse, günün birinde kendisinin de başına aynı olayların gelebileceğini düşünmüyor anlamına gelir.
Ülkemizde bir medya kuruluşunun yıllardır Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’e karşı “kin kusma” olayına tanık olmaktayız. Yayınlarında ve yazılarında tanık olduğumuz bu olayların arkasında nelerin yatıp yatmadığı konusu ise, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetiminde görev alanların araştırmalarına düşer…
Bu ülkedeki insanlardan kazandığınız paralarla yaşamınızı sürdüreceksiniz, ama halkın bölünmesi için kendinize göre yabancılara hizmet edeceksiniz! Yok böyle bir kazanç kaynağı!...
Siz, eğer Atatürk’ün yattığı “Anıt Kabir” adını yazarken, “Anır Kabir” diye yazıyor ve “sehven” sözünü kullanacak kadar küçülüyorsanız, yazıklar olsun sizin editörlerinize….
Siyasi anlamda Atatürk’e “kin kusturuluyor” olabilirsiniz, ekonomik desteği Yunanistan’daki dostlarınızdan alabilirsiniz, ancak unutmayın ki, yayınlarınızda övdüklerinize de bilinçli insanlar, günün birinde tepki vermeye başlarsa, işin içinden kimse çıkamaz!...
