Çevremizdeki gelişen ve yaşanan olaylara baktığımızda; “Ne bu şiddet, bu celallenme!?”demeden yapamıyoruz.
Sahi nedir bu kadar öfke, tepki, öteleme ve şiddeti içeren konuşmalar!?
İnsanlar başta olmak üzere doğadaki tüm canlıların sağlıklı yaşamalarını istemekten uzak davranışlar içerisinde olduğunu görenler veya tahmin edenleri günün birinde yanında göremeyebilirsin!
Toplumun sağlıklı ve mutlu yaşaması ile devlet mekanizması da aynı şekilde dik duruşunu sergiler. Bir ülkedeki insanların mutsuzluğundan yararlanmak için ahtapot gibi ağzını açmış, hazır bekleyen emperyalist güçler olduğunu unutmamak gerekir.
Gençleri yıllarca iş arayışı peşinde olan, çalışanları aldığı maaşla geçinemeyen, askeri ve polisi bir takım ihbarlarla görevlerine son verilen, yazar ve çizerleri düşüncelerinden dolayı cezaevlerine gönderilen, hastanelerdeki sağlık görevlilerinin “can güvenliği” sorunu bulunan bir ülkede yaşıyorsanız; yaşamak için ne yapmanız gerektiğini düşünmekten başka kaygınız kalmamış demektir!
Bireylerin çoğalması ile oluşan toplumlar kimler için çalışırlar ve kimler için vardır? Yöneticiler kimin için çalışır ve kimlere hizmet etmek için koltuklarında bulunurlar?
Kim, kimin için vardır? Yöneten ile yönetilen arasındaki fark; sadece yönetenlere ‘imtiyaz’ sağlamak, yönetilenleri ‘maraba’ yerine koyma anlamına gelebilir mi?
İktidar ve muhalefet partilerinin birbirleri ile söz atışmalarını izliyoruz. Gündemi değiştirmek için değil, ekonomik krizi akıllardan silebilme adına; “yandaş medya” her yeni günde bir olayı ortaya atıyor!
Gerçek olan TEK’tir, ne kadar çiftleştirsen çiftleştir, artıyı yazamazsın. Haber bültenlerindeki sözcükleri can kulağı ile okuduğunuzda, olayın gerçeğini anlayabilirsiniz.
İktidar ile muhalefet partileri, ülke bütünlüğü için ve Milletvekili maaşlarına zam yapılması olayında bütünlük gösteriyorlar. Allah aşkına; bir de halkın yaşam koşulları üzerine, ekonominin gidişi konuşunda ortak akılda buluşabilseler!..
Halkımız; siyasileri izliyor. Tartışma değil, ortak akılla sorunlara çözüm istiyor. İktidar partisi, onun her konuda koşulsuz destekçisi başta olmak üzere, Ana Muhalefet partilerinden, diğer tüm siyasi parti liderlerinden halkımızın ivedi çözüm bekleyen istekleri var…
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecini anımsayın. İşgal edilmiş topraklarımızı yeniden elde edebilme adına halkımızın birlikte mücadelesi ile verdiği Kurtuluş Savaşı sonrası, ancak bu kadar topraklarımızı kurtarabildiğimize bile bugün inanmak istemeyen bir anlayışı görmekteyiz.
Bugün de Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde oynanan oyunların aktörleri arasında “Yerli işbirlikçiler” yine işbaşında görevlerini yerine getirme uğraşı veriyorlar.
Bu ülkenin herhangi bir ilinde, açlık ve işsizlikten dolayı kendini yakmak isteyen vatandaş haberi okuyorsanız; her yurtseverin aklında depremler oluşmalıdır!
TBMM kapısı önünde üzerine benzin dökerek kendini yakmak isteyen vatandaş; “Açım, çocuklarım aç”diyerek intihara kalkışıyorsa, ülkeyi yönetenlerin baştan sona doğru tüm insanlarının düşünmeleri gerekir!..
