Kavga yapmanın zararları elbette bir şekilde kişilerin üzerinde farklı olayları da beraberinde getirebilir.
Kavgacı tavırlar içerisinde olmak veya kavgaya davetiye çıkarmak ile kavgaya çanak tutma olaylarına tanık olanların o anki ruh hallerinde rahatsızlıklar görülür.
Özellikle yönetici konumundaki kişilerin halkı bütünleştirici ve barış içerisinde yaşamalarını sağlayıcı sözcükleri özenle kullanmaları gerektiğini bir çok kez burada yazdım.
Medya dediğimiz yayıncı meslektaşlarımın bazılarının kullandıkları dili, son zamanlarda kaygı ile karşılıyorum. Üç kuruşluk çıkar için halkı birbirine düşürecek şekilde yayınlar yapmaları olayında, özellikle yaptıkları konuşmaları doğru bulmuyorum.
Eleştiriye evet, ancak kendisini tamamen haklı, karşısındakini de haksız görmek ve ona söz hakkı vermezcesine tepkisel sözler kullanılması toplumun geçeği açısından tehlikeler çağrıştırır.
Ekrana çıkan bazı meslektaşlarım, en iyi ve doğruyu kendileri biliyormuşçasına, kendileri gibi düşünmeyen yöneticilere ver yansın ediyor. Kullandığı sözcükler kendisini ele verirken, ne amaçla ve kim veya kimlerin ağzı ile konuştukları anlaşılabiliyor.
Siyasi liderlerin konuşmalarını dinliyorum, öylesine akıl ve mantık dışı sözler kullanılıyor ki, bir olumsuz olayla ilgili olarak eleştirilenlerin gereğinden fazla abartıldığı anlaşılabiliyor.
Sadece olumsuz eleştiri yapmak için sözler kullanılmaz, olayları iyi araştırmak ve inceledikten sonra tepkiyi göstermek insanları sağlıklı sonuçlara götürür.
Bazı gerçekler vardır, bu gerçekleri saptırıp sadece karşınızdakini kötülemeye çalışırsanız, kendi kazdığınız kuyuya düşebilirsiniz. Böylesi eleştiriler yaparken de savunduğunuz yöneticilere arka çıkmak yerine onların halk tarafından tepki almalarını sağlamış olabileceğinizi unutmamalısınız.
Kimseye akıl vermek gibi bir niyetim yok, ancak meslektaşlarımın bazı anlarda kullandıkları olumsuz eleştiri sözcükleri insanlar tarafından öfkeyle karşılandığını vurgulamak istedim.
Bu günlerde HDP ve terör örgütü üzerine bir takım eleştiriler yapılıyor. Bu konuda yasal olarak TBMM’de bulunan bu partinin kapatılması yönünde kullanılan sözler, terör örgütü ile yapılan görüşmelerden sözediliyor.
Bun olaylar bazı zamanlarda ısıtılıp yeniden gündeme getirilir oldu. Muhalefet partilerinin terör örgütleri ile işbirliği yaptığı veya HDP’yi koruduğu yönünde iddialar ileri sürülüyor.
Bu söyleyiş, iktidar partisine yakın medya sözcüleri tarafından yapılırken, bugünkü iktidarın geçmişte, Diyarbakır’a, Hakim ve Savcıları götürdüğü, sınırdan gelen teröristleri karşıladıkları, otobüsün üzerinde birlikte şarkılar söyledikleri ve oradaki konuşmalarda “barış” sözlerini vurgulayanlar neden unutuluyor?
Vatandaşın elektrik faturasından pay ödediği TRT’ye çıkarılan kişinin “Kırmızı bültenle arandığı” tartışmaları nasıl unutuluyor?
Gündem değiştirme uğruna insanların kafalarını karıştırmadan eleştirileri doğru zeminlerde yapılmasından yanayım.
Yorum Yazın