Gerginlik, ayrımcılık ve insanlar arasındaki öteleme olaylarının ardından tartışmaların büyümesi önce kavgaya, sonrasında da şiddet terörüne dönüşebilir.
Kırmamak için önce germemek gerektiğini bildiğimiz halde, gerginlikleri önemsememek insanlar arasında uygulanan bencil hareketler olsa gerek!
Hani bazı insanlar söylerler ya; “Şu üç günlük dünyada birbirlerimizi kırmaya ne gerek var!”diye.
Mademki bu sözlerin özünde ölüm olayı çağrıştırılmak isteniyorsa eğer, üç günlük dünyada insanların kendi çıkar hesapları için başkalarını üzmeye, kırmaya, ötelemeye ve şiddet oluşturmaya haklarını nerede bulduklarını da düşünmek gerekiyor.
Gündem değiştirmekte başka ülkelere göre çok hızlı hareket eden bir yönetim anlayışı içerisindeyiz. Özellikle siyasilerin son yallarda kullandıkları dili anlamakta zorlanan vatandaşlarımız, siyasetten titsinir olmaya başlar oldular.
Halkın sağlıklı, huzurlu, mutlu ve ekonomik anlamda sıkıntısız yaşayabilmeleri adına çalışmalar yapması gereken iktidar ile halkın sorunlarını iktidara aktarıp çözüm önerileri getirmesi görevini yapması gereken muhalefettekilerin tartışmaları insanları siyasetten uzaklaştırmaya başladı.
Okumuş, bilgi sahibi olmuş, toplum içerisinde saygın insanların, hele bir de ülkeyi yönetme görevi verdiklerimizin kullandıkları sözler, vatandaşın boğazında düğümlenmeye başladı.
Gençlerimiz okuyabilmek için sınavlarla boğuşuyor, Liseyi bitirip Üniversiteye girebilmek için okulda aldığı eğitimler yetmiyor Dershanelere birlerce para harcıyor. Kazanamadığı yılın sonrasındaki yıllarda aynı stresle yaşıyor. Üniversiteye girdiğinde burada ailesine ekonomik yük olmaktan kurtulamıyor. Öğrenci Kredisi alıyor, okulu bittiğinde geri ödemesi faizi ile birlikte isteniyor, hatta icralık olabiliyor. Üniversite bitiyor bu kez işe girebilmek için sınavlar başlıyor. Şu anda Öğretmen olabilme hakkına sahip kaç bir Üniversite mezunu gencimiz yıllardır atama bekliyor.
Bir ülke gençlerin fikir ve görüşleriyle kalkınır ve gelişir. Bir halk deyimi vardır; “Ben babamdan ileri, çocuğumdan geriyim” sözünü duymuş olmalısınız.
Siyasetteki gerginlikler yetmedi, şimdi de Üniversitelerimizde gergin ortamlar oluşturulmaya başlandı.
İktidarın bir sözcüsü çıkıyor, çiftçinin “akıllı telefon” kullanması ve 3 bin 500 liralık telefon kullanmasına takılıyor.
O siyasinin kullandığı cep telefonu, çocuklarının kullandıkları cep telefonlarının fiyatını kimse merak bile etmiyor.
Bir ülkenin vatandaşı teknolojinin en iyilerini değil, orta hallisini bile kullanamıyorsa bu ayıp ülkeyi yönetenlerin olsa gerek.
Çiftçinin kullandığı telefonun fiyatına takan siyasinin şoförü veya korumasının aldığı maaşla kaç telefon alınabileceğini de hesaplamak gerekir!.
Ülkede daha önemli sorunlar varken, özellikle salgınla mücadelede esnafımız zor anlar yaşarken, çiftçimiz ürettiğini ederinden satamazken, gençlerimiz işsizlikle uğraşırken çözüm bulunması noktasında odaklanmak varken, yönleri yerlerine, yerleri yönlerine koymak varken insanları germenin zamanı değil!...
