Ne zaman bir seçim süreci başlamış olsa siyasiler meydanlara çıkar; “Halkın iradesine saygılıyız!”diye konuşmaya başlarlar.
31 Mart yerel seçimlerinde de aynen öyle oldu ve siyasiler partilerinin en tepesinden başlamak üzere adaylarına ve üyelerine kadar herkes halkın iradesine saygılı olduklarını söylediler.
Seçimler yapıldı, oylar sayıldı ve sonuçlar açıklanmaya başlayınca tartışmalarla birlikte itirazlar yaşanırken, insanı güldürecek olaylarda yaşandı.
Bundan önceki seçimlerde, bugünkü kadar teknolojik gelişme olmamasına rağmen, saatler 22.00’lere bile ulaşmadan yurdumuzun yüzde 99’unda sonuçlar verileriyle paylaşılırdı.
Son seçimde nasıl oldu ise 13 saatlik bir sürede İstanbul Büyükşehir belediyesi için seçim sonuçlarında veriler dondu kaldı. Resmi olmayan kesin sonuç bile açıklanmadan İstanbul sokaklarında; “Gönül belediyeciliği kazandı.
Teşekkürler İstanbul” yazılı afişlerde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul adayı Binali Yıldırım’ın fotoğrafları asılmaya başlandı. Bu olaya vatandaşlar “Erken sevindirik!”derken, gönül isterdi ki AKP İstanbul İl Yönetimi sabahı beklemiş olsaydı!
Bu arada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun YSK tarafından bir gün sonra açıkladığı verilere göre sayısal üstünlüğünün öğrenilmesi üzerine, İmamoğlu Ankara’da Atatürk’ün huzuruna çıkarak, Anıtkabir ziyareti ve burada anıta çelenk sunması, Şeref defterini imzalaması olayları tartışmaları da beraberinde getirdi.
Bu da erken bir olay olarak yorumlandı. Keşke İmamoğlu, mazbatayı aldıktan sonra bu ziyareti gerçekleştirseydi, süreci beklemiş olsaydı, olumsuz tepkiler almazdı!
Seçimler öncesinde halkın iradesine saygılı olduklarını söyleyenlerin, sonuçlarda kuşku duydukları rakamlara itiraz hakları da elbette olacaktır. Ama mantıklı gerekçelerle itirazlar yapılmalı, yetkilileri gereksiz yere oyalamamalı veya iktidar gücü kullanılması yönünde çalışma yürütülmemelidir!
Bundan sonraki günlerde kaybedilen yerlerde siyasi partiler “suçlu” arama çalışması yürütecekler. Görevden almalar, çeşitli iftiralar yaşanacak. Hükümet düzeyinde ise Bakanlıklarda değişiklikler yaşanabilir, yaşanacaktır da!..
Bu seçimin ekonomik faturası ise önümüzdeki günlerde vatandaşın üzerine bindirilmeye başlanacak. Elektriğe yüzde 37 zam yapıldı bile. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kararına göre, elektriğin toptan satış fiyatına yüzde 37 zam geldi. EPDK: “Zamların tüketiciye etkisi olmayacak” açıklamasında bulunuyor.
Sizler böylesi bir zam oranı karşısında, “tüketiciye” yansımayacağı olayını nasıl görüyorsunuz!? Peki yüzde 37 zam oranı kime yansıyacak, bunu merak ediyorum!?
Belediye Başkanlıkları şu veya bu parti adayı, ya da bağımsız aday kazandığı mı, yoksa kazanan adayların vatandaşı huzur içerisinde yaşatması ile birlikte kentlerine sağlıklı hizmet etmeleri mi önemlidir!?
Bırakalım da bir değişim olsun veya hizmet yapacaklar kentlerimizi yönetsin! Seçmenin tercihine saygı duyalım, yeni seçilenleri veya yeniden seçilenleri izleyelim, hizmetlerini bekleyelim, isteyelim!..
Belediyeleri kendi özgür iradeleri ve hayata geçirecekleri projelerle yönetenlere bırakalım. Hizmet yaparken birilerinden “icazet alan”, konuşurken bile arkasına bakıp “konuşmaktan çekinen”, hizmet için gelen parayı harcama yaparken özgür iradesini bile kullanamayanlar yönetmesi yerine; halka, hakça ve sağlıklı yaşam verebilme adına hizmet için kendini ortaya koyanlara bırakalım! Saygılarımla…
