Güneş sözcüğünü duyduğumuz anla, aklımıza ilk gelen; “Aydınlık ve Işık” olur.
Işığın bol olması, aydınlık günler dilemek ve güneşli güzel günler yaşanması gibi sözlerin kullanılması her zaman mutluluk ve huzuru anlatmak isteyen ifadeler olmuştur.
Karanlıkların aydınlığa çıkarılması, olumsuz olayların örtbas edilmemesine yönelik sözlerdir.
6 şubat sabahından bu yana yaşanan deprem felaketinin ardından, yaşadıklarımız özellikle yazılı ve görsel basın tarafından dile getirilmeye çalışılıyor.
Depremin etkilendiği illerde “OHAL” ilan edilmesinin ardından, yaşanan olaylarla ilgili yapılacak haberlerde medya çalışanları “tedbirli haber” yazmak zorunda kaldılar.
Haber yazma veya yapma konusunda medya çalışanları için bu uygulama bir yerde dikkatli olmayı getiriyordu.
Sosyal medya paylaşımları, gazetelerdeki yazılar veya Televizyonlardaki konuşmalar nedeniyle medya çalışanları için sözcükleri seçerek konuşmak veya bazılarını kullanmamak gerektiği ortaya çıkıyordu.
Güneşin aydınlığını yaşayan yeryüzündeki görünen veya yaşananları gördüğümüz gibi değil de, gösterilmek istenilen gibi anlatabilmenin zorluklarını yaşamaya başlar olduk.
Enkaz altındaki karanlıkta kalanların, enkazdan sağ olarak çıkarılmasının ardından güneşi görmesi sırasında yaşadığı aydınlık mücadeleyi anlatabilmek için sözcükleri ince eleyip sıkı dokuyarak yazmamız gerekiyordu.
Görünen ve bilinenler ile, hayat edilen veya olmayanı olmuş gibi gösterilmesini isteyenler arasında sıkışıp kalan kalemlerin o halleri günün birinde mutlaka yeniden yazılacaktır.
Yaşanan afetin ardından yapılan çalışmalarla ilgili olumsuzlukları yazabilmemiz engellenmek istense de yaşandığı gerçeğini görmezden getirilmek istenmesi, yürekleri sızlatarak yaşamaya çalışmanın üzüntüsünü anlamayanlara nasıl anlatabiliriz!?
Gökyüzünden yeryüzüne doğru evreni aydınlatma konusunda en büyük ışığın Güneş tarafından verildiği gerçeğini unutarak; “Ay, güneşten daha çok aydınlık veriyor!”diyebilir miyiz?
Deprem sonrasında halk tarafından dillendirilen; “AFAD, Kızılay” gibi kurumlar eleştirildi. Yerel Yönetimler kendi kentlerindeki “hazırlıksız olmaları” görüldü, tepki gördü.
Mahalle veya Köy Muhtarları’nın çalışmaları halk tarafından tepki gördü. Bir çok uygulama noktasında halkın tepkilerine kulak tıkamazdık.
Eksik, aksak veya hatalı olayları eleştirmek bir daha böylesi olumsuzlukların yaşanmamasının önünü açar.
Güneşi balçıkla sıvamak istersiniz, suya yazı yazmak istersiniz belki ama her ikisini de başaramazsınız…
Yorum Yazın