Şubat ayının ilk haftasını da geride bırakmaya hazırlanırken, halk dilinde bu “Güdük ay” olarak tanımlanıyor.
Seçimlere sayılı günler kala siyasetteki sıcak günlerde soğuk kış günlerinde her geçen gün ısınıyor.
Gözler “Altılı masa”dan çıkan sonuç ile Cumhurbaşkanı adayının kim olarak açıklanacağı yönünde.
Muhafetin iki gruba ayrıldığını gördüğümüzde çıkacak aday veya adayların kim olacağı değil, ülkenin ve bu ülkede yaşayan halkın geleceğinin sağlığı yönünde düşünüyorum.
İktidar partisinin sürekli konuşmalarında “Altılı masa”nın adayının bir an önce açıklanması yönünde olurken, vatandaşın sıkıntısı ile anlık ve gündelik gelen zamlar olduğunu görmekteyiz.
Siyasilerin “Seçim”, vatandaşın ise “Geçim” derdi yaşadığı bir ortamdan uzak kalarak, bekleyen sorunların birlikte çözüm yollarının aranması bekleniyor.
Ocak ayı içerisinde meydana gelen kadın cinayetlerinin rakamını duyduğumuzda yüreğimiz sızlıyor.
SMA’lı bebeklerin ilaç sıkıntıları ve tedavileri için sokaklarda ailelerin vatandaştan yardım toplamaya çalışmaları insanlığımızın nereye gittiğini sorgulatıyor.
Eczanelerde ilaç bulunamadığı yönündeki sızlanmaların çözümlenmesi bekleniyor. EYT’liler için son noktanın ne zaman konulacağı bekleniyor. Okullarda bugün ders başı yapılacak.
Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi öğrenciler için haftanın 5 günü ücretsiz yemek uygulamasını genişletecek.
Minik yavrularımızın okullarında ücretsiz yemek yemelerinin sağlanmasında en fazla yoksul aileler için yarar sağlayacaktır.
Halkımız böylesi güzellikleri beklerken, iktidar ve muhalefet kanatlarının seçimlerde kimin aday olacağı ve hangi adayın kazanabileceği yönündeki tartışmaları ile birlikte birbirlerine söz yetiştirmeye çalışmalarını vatandaşımız sabırla izliyor.
Bu ay da gelip geçecektir, muhalefetin adayının açıklanmasının ardından isim üzerindeki tartışmalar başlayacak, kazanabilip kazanamayacağı yönünde tahminler yürütülecektir.
Seçimler yaklaşırken siyasilerin yukarıdaki atışma ve tartışmalarını dışarıdan takip eden bazı ülkelerin, Türkiye’deki “Dış temsilcilikleri”ni uyardıkları, hatta bazılarının “geri çektikleri” yönünde haberler kaygılandırıyor insanları.
Böyle olmamalı, olmaması gerektiğini düşünürken böylesi kaygıların Turizm açısından da bizleri düşündürmelidir.
Son yıllarda turizm yönünden iyi gelirlerimiz olması ile ilgili sözler duyuyoruz.
Türkiye’ye gelen yabancı turistin artması ile ilgili haberin altında yatanın, para değerimizin yabancı para birimleri karşısında değer yitirmesinden kaynaklandığının da göz önünde bulundurulması önem taşıyor.
Bizim ülkemizdeki emekliler köydeki akrabalarına gidemez iken, yabancı ülkedeki emekliler aldıkları birkaç maaşla Türkiye’ye gelip bir hafta tatil yapabildiklerini de düşünmek gerekiyor.
Seçimin kazananı partilerin adayları değil, bu ülkede yaşayan halk olmalıdır diye düşyünüyorum.
Yorum Yazın