Görüş almak

İnsan tek başına yaşardığı anda, kendi kararlarını kendisi verebilir. Aile olarak yaşayan insanların ise yapacakları herhangi bir iş, ya da eylem sırasında birlikte olduğu kişilerin görüşlerini almak, sağlıklı sonuçları da beraberinde getirir.

Hani deriz ya; “TEK ADAM” yönetimi diye! Bu söz, aslında deyimin nerede ve nasıl kullanılabileceği şeklinde anlatılmak istenmektedir.

İktidar vatandaşın tüketim ürünlerine orantılı veya orantısız olarak zam yaparken, halkın sessizliği ise günün birinde sandığa yansıyabiliyor.

Yeni vergi düzenlemeleri karşısında TÜSİAD’tan iktidara itiraz yapılıyor. Bu arada turistik otel işletmecileri de “konaklama bedeli” adı altında alınacak vergiye tepki gösteriyorlar.

Akdeniz veya Ege denizi kıyısında eşiniz ve çocuklarınızla birlikte birkaç günlüğüne gittiğiniz otele günlük yatak ücreti öderken, ek olarak “konaklama” adı ile ek bir ücret daha ödeyeceksiniz!

Haydaaaa!... Toprak bastı parası gibi bir vergiye benziyor bu…Otel işletmecisi gelir vergisini ödedikten sonra, ek olarak kasasına aldığı “konaklama” ücretini de ayrıca emanette bıraktığı kasadan ödeyecek.

Yeni vergilerin gözden geçirilmesini isteyen TÜSİAD yönetimin bu isteği karşısında iktidarın tavrını merak ediyorum.

Bir öfke ile; “Sen kimsin TÜSİAD, senden akıl mı alacağım!”diye konuşanların çıkıp çıkmayacağını merak ediyorum!

Gerçekler ve halkın yaşadığı olaylar karşısında duyarsız davranan yöneticiler, günün birinde çevresindeki insanların görüşlerini almadıkları için, zor anlar yaşayabilir. Bununla birlikte çevresindeki, ona ‘biat edenler de’ aynı şekilde zor olayların içerisinde kendilerini bulabilirler!

Bir süreç içerisindeki yaşanan gelişmeleri ve çalışmaları anımsayın. Aklınızı kurcalayın ve düşüncelerinizi biraz yorarak düşünün…

Kişisel çıkarları için destek verdikleri, birlikte uğraş vererek insanları kendi yanlarına çekmeye çalıştıkları bir grup veya cemaat sürecini anımsayın.

Siyasilerin bile seçimi kazanabilmek için kapılarına gidip desteklerini istedikleri, memur olabilmek için, Üniversiteyi kazanabilmek için kurumlarına başvurmak zorunda bırakılan vatandaşlarımızın yaşadıklarını anımsayın. Gazetelerine abone olmayan esnafın yaşadığı sıkıntıları anımsayın. Mahkemelerde Hakimlerin davalının yokluğunda verilen kararları anımsayın…

Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz. Ancak; önce kendimize güvenmemiz ve doğru bildiğimiz yoldaki inancımızı doğru kullandığımız sürece olumsuz olaylardan en az zarar gören birey olarak çıkabiliriz.

Halk, en büyük yargı makamıdır. Siyasi iktidarın istekleri doğrultusunda hareket edilen yargılama sonuçları olabilir veya olması sağlanabilir. Ancak, hiçbir siyasi iktidar kalıcı değil, belli süre sonra görevini tamamlayacağı unutulmamalıdır.

İktidarda kalabilme uğruna, bir yerlere ödün vermek hiç kimseye yarar değil, günün birinde zarar getirir.

Son sözüm; benim bu gazetedeki yazılarımdan rahatsızlık duyan ve yazmamı engellemek isteyen AKP ve MHP’lilere diyeceklerim olacak.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’nı aşağılayıcı şekilde mektup gönderen ABD Başkanı’nın tümcesinin sonundaki sözleri, kabul edebilmem olası değil!

Ülkemizin en tepesinde görev yapan, Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan Erdoğan’a, ABD Başkanı tarafından gönderilen mektup, benim onurumu incitirken, benim bu gazetede yazmamı istemeyen AKP’lilerin nasıl düşündüğünü veya bu mektubun son satırlarında nelerin yazıldığını merak edip okudular mı!?

Günler gelir geçer, ama tarih insanların yaşantıları günün kaydı ile yıllar sonra gün yüzüne çıkarır…Beni susturabilmek o kadar kolay mı sanıyorsunuz!... Saygılarımla…