İstanbul’daki Gezi parkı için eylem yapan insanlar için özellikle iktidar partisinin en tepesindekinden başlamak üzere, yandaş medya veya iktidara yaranmak isteyenler değişik görüşler ileri sürmüşlerdi.
Taksim’deki Gezi parkı eylemlerine katılanları, “teröristlikle” suçlayanlar, ülkede karışıklık yapmak isteyenler, devlet yönetimine başkaldıranlar gibi yakıştırmalar yapılmıştı.
Aradan geçen bunca yılın sonunda bugün bile Gezi Parkı eylemleriyle ilgili örnekler siyasi konuşmalarda yapılırken, buradaki insanlar ötelenmek istenircesine sözler kullanılabiliyor.
Önceki gün haber bültenlerine düşen haberi okuyorum. Gezi parkı eylemcilerine elinde pala ile saldıran, kendisine göre iktidardan yana olmayı gösterme uğraşı veren Sabri Çelebi’nin meğer ne hünerleri varmış!
Gezi parkı eylemcilerine bir çok yakıştırmalar yapıldı, iktidarın başındakiler bile bunları defalarca söylerken, buradaki insanlara elindeki pala ile saldıran Sabri için şimdi ne diyeceklerini merak ediyorum!
Palalı Sabri olarak tanınan zat, fuhuş çetesi kurmakla kalmayıp, bazı işadamlarını kaçırarak tahsilat bile yaptığı yönündeki haberler gündeme yerleşti.
Bu haberler ise Emniyet’ten alınan bilgiler doğrultusunda yapıldığı için, “kasıtlı” sanılmasın!
Palalı Sabri için İstanbul’da, Beyoğlu ve Beşiktaş’ta çoğunluğu yabancı uyruklu kadınlara zorla fuhuş yaptırılması ile ilgili, suç örgütüne yönelik polis ekipleri eş zamanlı baskın düzenledi.
Operasyon sonunda 6 kişi gözaltına alındı, fuhuşa zorlanan Fas uyruklu 62 kadın ise kurtarılarak polis tarafından koruma altına alındı.
Doğayı ve çevreyi korumak adına eylem yapan insanlara eline geçirdiği pala ile saldıran Sabri Çelebi’in o gün için gerçekleştirdiği tepki eylemini destekleyenlere sormak istiyorum; “Bu zatın, bilinen 62 yabancı uyruklu kadına zorla fuhuş yaptıran P. Sabri olduğu ortaya çıktı.
İş bulma vaadi ile Türkiye’ye getirilmesi ve ülkemizdeki konaklaması olaylarını da düşündüğümüzde, sizler hala bir P…’in Gezi parkı eylemcilerine neden saldırı yaptığını düşünemeyecek kadar, kendi aklınız yok mu!?” diyorum.
Palalı Sabri’nin emrinde çalışanlar yakalandı ama, kendisi yurt dışında olduğu için yakalanmasına çalışıldığını öğreniyoruz.
Aklım birden bire karma karışık oluverdi. Bir zamanlar Türkiye’nin vergi rekortmeni Manuk Manukyan isminde bir kadın vardı. Bu kadın “Genelevi patronu” olarak “Vergi rekortmeni” olmuştu.
Türkiye’nin vergi rekortmeninin bir “Genelev patronu” olması haberi üzerine; yüzde 99’u Müslüman olan Türkiye’de yaşayanlardan tepki geldiğine rastlamadım.
Aradan yıllar geçti, Din ve inanç üzerine açılan bazı kurslarda; Kız ve erkek öğrenciler cinsel tacize uğradı. Bir Bakan çıkıp; “Bir defadan bir şey olmaz!”diye açıklama yaparken, gerçek inananlar yine gerekli tepkiyi göstermediler.
Her açılış töreninde; “Ya Allah, Bismillah!” diyerek açılışlar yapıldı, ancak bu açılışlar halka değil, özel firmaların ekonomilerinin gelişmesi için oldu. Halk, yarar yerine zarar gördü.
Zor anlarda; Allah, Din ve dua ederek konuşma yapanlar, “İnşallah” diyerek gelecek yıllara tahmin yapanların sözleri, gelen yıllarda yaşanmayınca; insanlar Din ve İnançlar üzerinde kuşkulanmaya başladı.
Bugün Türkiye’de yaşayan Müslümanların yüzde 76’lere düştüğünü, Deist ve Ataist insanların çoğaldığını ve bunun nedenlerinin nereden kaynaklandığını düşünebiliyorsanız, ülkenizi sevdiğinizi anlarım…
Yorum Yazın