Gazetenin bir sütununda gündemle ilgili köşe yazmak, sosyal paylaşım sitelerindeki gibi “gelişi güzel” olaylara tepki göstermek veya yorumlamak gibi değildir.
Öncelikle gazetenin kurumsallığı, burada görev yapanlar ile okurun isteklerindeki incelikleri ve özellikleri iyi tahlil edebilmek önemlidir.
Tepki gösterilen veya eleştirilen kurum veya kuruluşların yetkililerinin de yanıt verme hakkının bulunduğunu göz ardı edemeyiz.
Öncelikli olarak eleştiriye konu olan olayın kamuoyunu yakından ilgilendirmesi önem taşımaktadır. Kişiselleştirmeden, kamuoyu vicdanında hak bulacak şekilde kurumlarını yıpratan, ya da kamuoyu gözünde tepki alabilecek olayları burada köşemize taşırız.
Kamu yöneticileri görevlerini yaparken, adam kayırma, mevcut siyasi iktidardan yana açık tavır koyma, yasaların dışında kendince uygulama veya hareket etme hakkını kendilerinde göremezler.
Siyasi iktidarlar gelip geçici, kurumların çalışması ile halk kalıcıdır. Bununla birlikte her önüne gelen kurum yetkilisi kendi istediği gibi değil, yasalara göre davranış göstermek zorundadır.
Örneğin, koruma ile sokağa çıkan kurum yöneticisinin “koruma”ya gereksinim duyup duymadığı kamuoyu gözünde tartışılır.
Trafik kuralları herkes için geçerlidir, bir kurum yetkilisi trafikte seyir halindeyken durması gereken “kırmızı ışıktı” geçiyorsa, böylesi olaylar karşısında hem diğer araç sürücülerinden, hem de kamuoyundan tepki alır.
Bir cenazede, düğünde, nikahta veya benzeri bir ortamda samimi sohbet havası yerine siyaset konuşuluyorsa, bunu da mevcut iktidara şirin görünme adına bir kurum yönetici yapıyorsa, bu da yakışık almaz ve kamuoyundan tepki alır!
Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz. Hele de son yıllarda insanların sağlık sorunlarına bir de psikolojik yaşama olumsuzlukları eklenmişse, işte o zaman barış içerisinde huzurlu olabilmenin yollarını aramak için uğraşları artırmak ön plana çıkar.
İnsanların psikolojileri nasıl ve ne şekilde bozulabilir!? Yeni yasalarla insanların yaşam sağlığı düzeltilebilir mi? Aile içi şiddetin başlama noktaları, Üniversiteyi bitirdiği halde anne-babasının eline bakan bir genç ve işsizlik gibi olayların insan yaşamına etkilerini düşünmek gerek!
Önümüzde yerel seçimler var, vatandaşın seçilecek Belediye Başkanı adaylarından öncelikli beklediklerini dinliyorum, çocuklarına iş verilmesi yönü ağırlıklı olarak görüyorum.
Bir işi ve normal ekonomik geliri olanlar ise seçilecek Belediye Başkanının kentin yaşanabilirliği üzerine projeler hazırlayıp hayata geçirmesini bekliyor.
Osmaniye’nin kentsel anlamda öncelikli sorunlarını görüyoruz. Şehir içi trafik sorunu, yapılan çok katlı binaların bir çoğunun “oturum izni” alamadan içinde oturulması. Yeterince dinlenme yerleri ile parkların olmaması. Kültür ve sanatsal etkinliklerin yapılacağı yerlerin eksikliği, gibi örnekleri çoğaltabiliriz.
Bu arada son zamanlarda bir çok mahallenin sokaklarında geceleri elektrik lambalarının yanmadığına tanık olmaktayız. 25 Tl alacağı için aboneye “kesme uyarısı” yapan Enerji-Sa yetkilileri ile ilgililerin bilgilerine sunmak isterim. Saygılarımla…
