Ülkemizde terörle mücadele konusunda parasal anlamda masraflar yapan mevcut Hükümet, 2015 yılı içerisinde iki kez genel seçim yapılması olaylarını yaşadı.
Türkiye’de 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri için yapılan ekonomik masraflar doğal olarak Hükümetin bütçesine yansıdı. Ne olacaktı? Seçimlerin sonunda hangi siyasi parti Hükümeti oluşturursa oluştursun, bir yıl içerisinde iki kez yapılan seçimlerdeki masraf için ‘zam’ yapmak zorunda kalacaktı.
Yeni Hükümet oluştu, Bakanlıklar belirlendi ancak; 2016 yılı ile birlikte seçim öncesi verilen sözler gündeme gelmişti. Asgari ücret ve emekli maaşlarındaki artışlar.
Yeni oluşan Hükümet 2016 yılı için asgari ücretin Bin 300 Tl, emekli maaşlarına ise 100 Tl artış yönünde açıklamalar yaptı.
Yeni Hükümetin bu açıklamalarındaki kazanımlar henüz çalışan ve emeklinin eline bile geçmeden, 4 Ocak 2016 gününden itibaren; elektrik, oto yol, köprü, sigara ve benzeri tüketim ücretlerine zam yapıldı.
Çalışanlar ve emeklilerin henüz maaşlarını almadan, yani ceplerine girmeyen paradan günler öncesinden verilen zam geri alınmış olunuyordu.
Ocak 2016 ayı içerisinde elektrik faturaları kabarık olarak abonelere yansıdı. Duyarlı insanlar feryat ettiler! Özellikle de, elektrik faturalarındaki farklı ödeme noktaları dikkat çekiyordu. Bu nedenle abonelerin tepkileri vardı.
Bu konuda Osmaniye’de her zaman olaylara ‘makul’ bakmak isteyen bir yayın kuruluşu bile Bin liranın üzerinde elektrik faturası geldiği için tepki gösteriyordu.
Ekmeğimiz gramı sabit bırakılarak fiyatı Bin liraya yükseldi. Fırıncı esnafına da bir şey demiyoruz. Ürünlerdeki girdi fiyatlarının artış göstermesi ile zorunlu olarak ekmek zamlandı.
Üç kişilik bir ailenin her öğün birer ekmek yediğini düşündüğümüzde, gündü 3 ekmek, ayda da 90 ekmek tüketilmiş oluyor. Bazı günlerde eve konuk gelmesi halinde bu sayı 100’ü bulacaktır.
Ekmeğin fiyatının bir lira olduğunu hesap ettiğimizde üç kişilik bir ailenin sadece ayda 90 lirayı ekmek için ödemesi gerekecek.
Elektrik, su, ev kirası, gıda ürünleri ve diğer giderleri de düşündüğümüzde, kaşıkla verilen, kepçe ile geri alınmış oluyor.
Ekonomik olarak vatandaşın geliri ile gideri arasında uçurumlar oluşturmak, insanları huzursuzluğa sürükler.
Yeni yılla birlikte asgari ücret ve emekli maaşlarının artırılacağı sözleri ile Hükümet yetkilileri insanların dillerine bir parmak bal çalmaya kalktılar.
İnsanlarımız maaşlarına zam yapılacağı için seviniyordu ama, verilen bu zammın katı katı geri alınacağını hesap edenlerin sayıları çok azdı.
Nihayet süslü sözlerle gündem oluşturan zamlar henüz cebe inmeden, sigara, otoyol, köprü, elektrik zamları vatandaşa yükleniverdi. Zamlı maaşlarını alanlar ise evlerine bile ulaşamadan ceplerindeki para eriyiverdi.
Ne oldu şimdi? Sadece rakamlar değişti, ama bir elden alınan, diğer elden geri gitmesiyle adına maaş zammı denilen olay, sadece rakamlarda kaldı.
Şimdi diyecekler ki; “Biz asgari ücreti artırdık, emekliye de zam yaptık!” Diliniz güzel söylüyor ama, verilenden fazlası tüketim ürünlerinin alınmasında bile yetersiz kaldığını iyi hesap ettiniz mi? Saygılarımla…
Türkiye’de 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri için yapılan ekonomik masraflar doğal olarak Hükümetin bütçesine yansıdı. Ne olacaktı? Seçimlerin sonunda hangi siyasi parti Hükümeti oluşturursa oluştursun, bir yıl içerisinde iki kez yapılan seçimlerdeki masraf için ‘zam’ yapmak zorunda kalacaktı.
Yeni Hükümet oluştu, Bakanlıklar belirlendi ancak; 2016 yılı ile birlikte seçim öncesi verilen sözler gündeme gelmişti. Asgari ücret ve emekli maaşlarındaki artışlar.
Yeni oluşan Hükümet 2016 yılı için asgari ücretin Bin 300 Tl, emekli maaşlarına ise 100 Tl artış yönünde açıklamalar yaptı.
Yeni Hükümetin bu açıklamalarındaki kazanımlar henüz çalışan ve emeklinin eline bile geçmeden, 4 Ocak 2016 gününden itibaren; elektrik, oto yol, köprü, sigara ve benzeri tüketim ücretlerine zam yapıldı.
Çalışanlar ve emeklilerin henüz maaşlarını almadan, yani ceplerine girmeyen paradan günler öncesinden verilen zam geri alınmış olunuyordu.
Ocak 2016 ayı içerisinde elektrik faturaları kabarık olarak abonelere yansıdı. Duyarlı insanlar feryat ettiler! Özellikle de, elektrik faturalarındaki farklı ödeme noktaları dikkat çekiyordu. Bu nedenle abonelerin tepkileri vardı.
Bu konuda Osmaniye’de her zaman olaylara ‘makul’ bakmak isteyen bir yayın kuruluşu bile Bin liranın üzerinde elektrik faturası geldiği için tepki gösteriyordu.
Ekmeğimiz gramı sabit bırakılarak fiyatı Bin liraya yükseldi. Fırıncı esnafına da bir şey demiyoruz. Ürünlerdeki girdi fiyatlarının artış göstermesi ile zorunlu olarak ekmek zamlandı.
Üç kişilik bir ailenin her öğün birer ekmek yediğini düşündüğümüzde, gündü 3 ekmek, ayda da 90 ekmek tüketilmiş oluyor. Bazı günlerde eve konuk gelmesi halinde bu sayı 100’ü bulacaktır.
Ekmeğin fiyatının bir lira olduğunu hesap ettiğimizde üç kişilik bir ailenin sadece ayda 90 lirayı ekmek için ödemesi gerekecek.
Elektrik, su, ev kirası, gıda ürünleri ve diğer giderleri de düşündüğümüzde, kaşıkla verilen, kepçe ile geri alınmış oluyor.
Ekonomik olarak vatandaşın geliri ile gideri arasında uçurumlar oluşturmak, insanları huzursuzluğa sürükler.
Yeni yılla birlikte asgari ücret ve emekli maaşlarının artırılacağı sözleri ile Hükümet yetkilileri insanların dillerine bir parmak bal çalmaya kalktılar.
İnsanlarımız maaşlarına zam yapılacağı için seviniyordu ama, verilen bu zammın katı katı geri alınacağını hesap edenlerin sayıları çok azdı.
Nihayet süslü sözlerle gündem oluşturan zamlar henüz cebe inmeden, sigara, otoyol, köprü, elektrik zamları vatandaşa yükleniverdi. Zamlı maaşlarını alanlar ise evlerine bile ulaşamadan ceplerindeki para eriyiverdi.
Ne oldu şimdi? Sadece rakamlar değişti, ama bir elden alınan, diğer elden geri gitmesiyle adına maaş zammı denilen olay, sadece rakamlarda kaldı.
Şimdi diyecekler ki; “Biz asgari ücreti artırdık, emekliye de zam yaptık!” Diliniz güzel söylüyor ama, verilenden fazlası tüketim ürünlerinin alınmasında bile yetersiz kaldığını iyi hesap ettiniz mi? Saygılarımla…
