Ak Parti’nin siyaset yapma tarzı ve siyaset yaparken kullandığı propaganda dili, Ak Parti’nin kendisi başta olmak üzere bütün siyasi partilerin hareket alanını daralttı. Siyasetin etrafına Beka adı altında kalın bir duvar örüldü. Beka kavramı kutsal, dini bir boyuta taşındı ve her geçen gün gizemini arttıran bir kavram.
Siyasetin normal koşullarda yapıldığı, insanların algılarının sağlıklı işlediği ortamlarda Beka sorunu iktidarın değil muhalefetin dile getirmesi gereken bir kavramdır. Bir ülkede beka sorunundan söz edilmesi devleti idare edenlerin yetersizliğini ifade eder. Beka sorunu varsa devlet yönetilemiyordur, beka sorunu varsa iktidardaki parti yönetim yeteneklerine sahip değildir.
Ak Parti seçmen tabanını konsolide etmek, seçimlerden başarıyla çıkabilmek için önemli bazı kavramların içini boşalttı ve propaganda tekniklerini ters yüz etti. Ülkemizde dindar ve milliyetçi kimliğe sahip olduklarını iddia eden insanlar güvenirlik açısından daha makbul karşılanıyor. Konuşurken dini ve milliyetçi kavramları kullanmanız karşınızdakileri ikna etmekte size avantaj sağlıyor.
Gündelik hayatımızda dinin ve milliyetçiliğin sahip olduğu geniş hareket alanını siyasete taşıdığınızda tam tersi bir etkiye yol açıyor, siyasetin alanını daraltıyorsunuz. Seçmenlerden karşılık bulan bu tür bir siyaset tarzı sorunların çözümünde aynı yeterliliği gösteremiyor. Liyakat kavramı ortadan kalkıyor, eş-dost, a cemaati, b cemaati, a vakfı be vakfı sarmalından çıkamıyorsunuz.
Böyle bir siyaset tarzında sürekli düşman üretmek zorundasınız. O hale düşüyorsunuz ki, hal esnafını, market işletmecilerini, hatta domatesi, biberi, patlıcanı ülkenin bekasını tehdit eden düşmanlar olarak tanımlayabiliyorsunuz.