"Gözaltında dövüldü, ölümü Türkiye'yi ayağa kaldırdı"

1996 yılında, haber takibi yapan gazeteci Metin Göktepe, polislerce gözaltına alındı ve dövülerek öldürüldü. Göktepe'nin ölümü, Türkiye'de gazetecilik mesleği ve basın özgürlüğü üzerinde derin bir etki yarattı.

Göktepe, 1968 yılında Sivas'ta doğdu. Gazeteciliğe 1992 yılında başladı.

8 Ocak 1996 günü, Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen iki tutuklunun cenazelerini takip etmek için Alibeyköy'e gitti.

Gözaltına alındı ve Eyüp Kapalı Spor Salonu'na götürüldü.

Göktepe'nin gözaltında dövüldüğüne dair iddialar ortaya çıktı. Dönemin İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan, Göktepe'nin duvardan düşerek öldüğünü iddia etti.

Ancak, Göktepe'nin ailesinin ve gazetecilerin baskısı üzerine, Göktepe'nin gözaltında dövülerek öldürüldüğü kabul edildi.

Göktepe'nin ölümü üzerine, Türkiye'de büyük bir protesto dalgası yaşandı. Gazeteciler, basın özgürlüğünün korunması için eylemler düzenledi.

Göktepe'nin öldürülmesine ilişkin dava, 1996 yılında açıldı. Dava, 1999 yılında karara bağlandı.

11 polis memuru, Göktepe'nin öldürülmesinden sorumlu tutuldu.

Ancak, polis memurları, "Rahşan affı"ndan yararlanarak, 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Metin Göktepe, o tarihe kadar gözaltında öldürülmüş bütün gazeteciler arasında, katillerinin suçu mahkeme kararı ile onaylanan ilk gazeteci oldu.

Göktepe'nin anısına 1998 yılından itibaren doğum günü olan her yılın 10 Nisan günü verilen gazetecilik ve basın özgürlüğü ödülleridir.

Ödül Göktepe'nin anısını yaşatmak, iletişim özgürlüğünü hayata geçirmek, bilgi özgürlüğünü korumak, temel hak ve özgürlüklerindeki ihlalleri kamuoyuna haber, yorum ve eleştiri ile duyurmak,

genç gazetecileri teşvik etmek ve gazetecilik sorumluluk bilincinin yerleşmesi için çaba gösteren gazetecileri desteklemek amacıyla yazılı haber,

görüntülü haber, fotoğraf, yerel gazetecilik gibi çeşitli dallarda tören eşliğinde verilir.