Güney Kore’de yapılan araştırmaya göre Çukurova Bölgesi 2030 yılında ‘Sıfır Günü Kuraklığı’ ile yüzleşecek. Uzmanlar, tarımsal üretimde sürdürülebilir sulama sistemlerinin acilen devreye alınması gerektiğini vurguluyor.
Güney Kore’de yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’nin tarım merkezi olarak bilinen Çukurova Bölgesi, 2030 yılına gelindiğinde ‘Sıfır Günü Kuraklığı’ ile karşı karşıya kalacak.
Bu durum, bölgedeki çiftçiler ve ziraat mühendisleri arasında ciddi endişelere yol açtı.
Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, Türkiye’de tatlı su kaynaklarının yüzde 77’sinin tarımsal üretimde kullanıldığını belirterek, “Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız.
Damlama sulama sistemlerini acilen devreye almamız gerekiyor,” dedi.
Doğan, iklim değişikliğinin etkisiyle kuraklığın artık gözle görülür hale geldiğini belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Türkiye genelinde toplam tatlı su kaynaklarımızın yüzde 77’sini tarımda, yüzde 13’ünü üretim ve enerjide, yüzde 10’unu ise evlerde kullanıyoruz.
Bu oran çok yüksek. Çukurova’da vakit kaybetmeden damlama sulama sistemlerine geçilmesi gerekiyor.”
Devlet Su İşleri’nin (DSİ) su kıtlığı nedeniyle bu yıl Çukurova’da ikinci ürün ekimini yasakladığını hatırlatan Doğan, açık sulama kanallarının da verimsizliğe yol açtığını söyledi:
“Üstü açık kanallardan yapılan sulamalarda ciddi su kayıpları yaşanıyor. Çukurova’da 365 gün suya ihtiyaç var.
Bu sezonu sonbahar yağışları sayesinde atlattık. Ancak önümüzdeki yıl yeterli kar yağışı olmazsa verim kayıpları artacak.”
Ziraat Mühendisi Tuğçe Tuzcu, Güney Koreli bilim insanlarının araştırmasının bölge için önemli bir uyarı niteliğinde olduğunu belirterek, “Çukurova’nın 2030 yılında tamamen susuz kalabileceği öngörülüyor.
Yeraltı su kaynaklarını korumalı ve denetlemeliyiz. Çiftçileri sürdürülebilir sulama yöntemleri konusunda bilinçlendirmek zorundayız,” dedi.
Çevre ve İklim Değişikliği Uzmanı Oğuz Şahin, Adana’nın yarı kurak bir bölgede yer aldığını hatırlatarak, “Büyük barajların varlığı su kıtlığı olmayacağı anlamına gelmez.
Yeraltı sularını korumamız şart. Vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçip damlama sistemlerine yönelmeliyiz.
Ayrıca bireysel olarak da gereksiz su tüketiminden kaçınmak gerekiyor,” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın