Abone ol
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını belirterek, Medya patronlarının ticarete atılması ve siyasetin emrine girmesi ile kendi iplerini çektiklerini söyledi.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını belirterek, Medya patronlarının ticarete atılması ve siyasetin emrine girmesi ile kendi iplerini çektiklerini söyledi.
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan Osmaniye ziyareti sırasında, Şube binasında düzenlediği toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Türkiye gündemini değerlendirmek üzere ADD Osmaniye Şube binasında basın mensupları ile tanışma toplantısında soruları yanıtlayan Çölaşan, “Türkiye’de siyasetin dışında örgütlü toplum olmadığı için basın özgürce yaşayamıyor”dedi.
Muhalefetin gerektiği şekilde ülkenin ve halkın sorunlarını dile getiremediğini, yetersiz kaldığını belirten ADD Genel başkanı Tansel Çölaşan, iktidarın çıkardığı kanun ve yasalarla basın başta olmak üzere ülkede adaleti bile kendi istekleri doğrultusunda çalıştırdığını söyledi.
Bir gazetecinin Türkiye’de basın’ı nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine ADD Genel Başkanı Çölaşan; “ Ülkemizde özgür basın göremiyorum, ama iktidara yandaş basın görebiliyorum. Ticari işler yapan basına karşı mücadele veren birkaç basın var, özgür olmaya çalışıyor. Onlar da iktidarın baskılarına daha fazla dayanamıyorlar. Halkın, Adalete güven duygularının olmadığı bir ülkede özgürlükten sözedilemez, özgür basından da sözetmek mümkün olamaz.”dedi.
MEDYA PATRONLARI KENDİ SONLARINI HAZIRLADI
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Yargıdan gelen biri olarak ve yıllardır Cumhuriyet Türkiye’sini savunan biri olarak Türkiye’deki basının özgürlüğünün kısıtlanması ile ilgili görüşlerini de aktardı.
Bir gazetecinin basının neden özgür olamadığı sorusunu üzerine Çölaşan; “Medya kuruluşlarının yüzde 10’dan fazla ticaretle uğraşmaları sınırlandırılmıştı. Bu baraj Başbakan Mesut Yılmaz döneminde kaldırıldı. 90’lı yıllarda Medya kendi sonlarını hazırladı, para tatlı gelince gerisini düşünemediler. İşletmeler kurdular, ticarete girdiler ama iktidarın yandaş basını olmaktan kendilerini kurtaramadılar. İş sahibi olmak için “yandaş basın” olmak zorunda kalanlar ile “özgür basın” olmak isteyenler arasında çatışmalar başladı. Ticaretin içine giren Medya patronları, siyasetin de emrine girmek suretiyle kendi iplerini çekmiş oluyorlardı. Medyayı ticari ilişkileri ile kullanmaya başlayan patronlar, iktidarların isteklerine göre hareket etmeye başlar oldular. Medya burada ikiye ayrıldı; ya yandaş basın olma, ya da halktan yana olma mücadelesi ortaya çıktı. İktidara karşı olan basın bir süre sonra ya sustu, ya da o da yandaş basın oldu. Vergi Daireleri, resmi kurumlar, resmi ilanlar ve ticari ilanlar, bir de son iktidar dönemini düşündüğümüzde Cemaatin gösterdiği yöndeki ilanlarla birlikte Medyanın yaşayabilmesi için ‘yandaş basın’ olma yaşama adına önemli hale geliyordu. Dünyada basın özgürlüğünün olmadığı 3 ülkeden birisi Türkiye’dir. Halkımızın Adalet mekanizmasına güveni kalmamıştır. Adalete güven duygularının olmadığı bir yerde özgürlükten söz edemeyiz.”dedi.
CUMHURİYET GAZETESİ BİLE!
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Cumhuriyet Gazetesinin bile son yıllarda ilkelerinden ödün verdiğini belirterek, Atatürkçü Düşünce Derneği ile ilgili haberlere sınır getirmesine anlam veremediğini söyledi.
Çölaşan; “Cumhuriyet Gazetesi’nde günlerce köşe yazılarım yayınlandı. O zaman yargı mensubuydum. Gün oldu, ADD Genel Başkanı olduğumda aynı Tansel Çölaşan’ın köşe yazıları ertelenmeye başlandı. Biz Cumhuriyet’le büyümeye çalışırken, Cumhuriyet’i okurken ve okunmasına uğraş verirken, Cumhuriyet gazetesinin bu tavrını anlamakta zorlandık. Silivri’ye gittiğimizde ziyaret sonunda toplu görüntüde benim ADD Genel Başkanı olmam mı nedir, Cumhuriyet gazetesinde kolumun yanından kesilip fotoğrafın sütunlara yansıdığını gördüm. Cumhuriyet Gazetesi bile ADD’ye tavır almış gibi haberlerimizi yayınlamaz konuma geldi. Bu nedenle ADD olarak Cumhuriyet gazetesi’nin tavrına tepkimizi koyduk. Bugün ülkemizde Cumhuriyet gazetesi bile bir yerlere ‘yandaş basın’ konumuna gelmişse eğer, bu ülkede basın özgürlüğünden nasıl sözedebiliriz”diye konuştu.
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan Osmaniye ziyareti sırasında, Şube binasında düzenlediği toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Türkiye gündemini değerlendirmek üzere ADD Osmaniye Şube binasında basın mensupları ile tanışma toplantısında soruları yanıtlayan Çölaşan, “Türkiye’de siyasetin dışında örgütlü toplum olmadığı için basın özgürce yaşayamıyor”dedi.
Muhalefetin gerektiği şekilde ülkenin ve halkın sorunlarını dile getiremediğini, yetersiz kaldığını belirten ADD Genel başkanı Tansel Çölaşan, iktidarın çıkardığı kanun ve yasalarla basın başta olmak üzere ülkede adaleti bile kendi istekleri doğrultusunda çalıştırdığını söyledi.
Bir gazetecinin Türkiye’de basın’ı nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine ADD Genel Başkanı Çölaşan; “ Ülkemizde özgür basın göremiyorum, ama iktidara yandaş basın görebiliyorum. Ticari işler yapan basına karşı mücadele veren birkaç basın var, özgür olmaya çalışıyor. Onlar da iktidarın baskılarına daha fazla dayanamıyorlar. Halkın, Adalete güven duygularının olmadığı bir ülkede özgürlükten sözedilemez, özgür basından da sözetmek mümkün olamaz.”dedi.
MEDYA PATRONLARI KENDİ SONLARINI HAZIRLADI
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Yargıdan gelen biri olarak ve yıllardır Cumhuriyet Türkiye’sini savunan biri olarak Türkiye’deki basının özgürlüğünün kısıtlanması ile ilgili görüşlerini de aktardı.
Bir gazetecinin basının neden özgür olamadığı sorusunu üzerine Çölaşan; “Medya kuruluşlarının yüzde 10’dan fazla ticaretle uğraşmaları sınırlandırılmıştı. Bu baraj Başbakan Mesut Yılmaz döneminde kaldırıldı. 90’lı yıllarda Medya kendi sonlarını hazırladı, para tatlı gelince gerisini düşünemediler. İşletmeler kurdular, ticarete girdiler ama iktidarın yandaş basını olmaktan kendilerini kurtaramadılar. İş sahibi olmak için “yandaş basın” olmak zorunda kalanlar ile “özgür basın” olmak isteyenler arasında çatışmalar başladı. Ticaretin içine giren Medya patronları, siyasetin de emrine girmek suretiyle kendi iplerini çekmiş oluyorlardı. Medyayı ticari ilişkileri ile kullanmaya başlayan patronlar, iktidarların isteklerine göre hareket etmeye başlar oldular. Medya burada ikiye ayrıldı; ya yandaş basın olma, ya da halktan yana olma mücadelesi ortaya çıktı. İktidara karşı olan basın bir süre sonra ya sustu, ya da o da yandaş basın oldu. Vergi Daireleri, resmi kurumlar, resmi ilanlar ve ticari ilanlar, bir de son iktidar dönemini düşündüğümüzde Cemaatin gösterdiği yöndeki ilanlarla birlikte Medyanın yaşayabilmesi için ‘yandaş basın’ olma yaşama adına önemli hale geliyordu. Dünyada basın özgürlüğünün olmadığı 3 ülkeden birisi Türkiye’dir. Halkımızın Adalet mekanizmasına güveni kalmamıştır. Adalete güven duygularının olmadığı bir yerde özgürlükten söz edemeyiz.”dedi.
CUMHURİYET GAZETESİ BİLE!
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Cumhuriyet Gazetesinin bile son yıllarda ilkelerinden ödün verdiğini belirterek, Atatürkçü Düşünce Derneği ile ilgili haberlere sınır getirmesine anlam veremediğini söyledi.
Çölaşan; “Cumhuriyet Gazetesi’nde günlerce köşe yazılarım yayınlandı. O zaman yargı mensubuydum. Gün oldu, ADD Genel Başkanı olduğumda aynı Tansel Çölaşan’ın köşe yazıları ertelenmeye başlandı. Biz Cumhuriyet’le büyümeye çalışırken, Cumhuriyet’i okurken ve okunmasına uğraş verirken, Cumhuriyet gazetesinin bu tavrını anlamakta zorlandık. Silivri’ye gittiğimizde ziyaret sonunda toplu görüntüde benim ADD Genel Başkanı olmam mı nedir, Cumhuriyet gazetesinde kolumun yanından kesilip fotoğrafın sütunlara yansıdığını gördüm. Cumhuriyet Gazetesi bile ADD’ye tavır almış gibi haberlerimizi yayınlamaz konuma geldi. Bu nedenle ADD olarak Cumhuriyet gazetesi’nin tavrına tepkimizi koyduk. Bugün ülkemizde Cumhuriyet gazetesi bile bir yerlere ‘yandaş basın’ konumuna gelmişse eğer, bu ülkede basın özgürlüğünden nasıl sözedebiliriz”diye konuştu.
Yorum Yazın