Yine sütunum yetmeyecek gündemdeki olayları özetleyerek yazmak istedim. Bana uzun yazıyorsun diyor değerli okurlarım.
Ne yapayım yani değerli dostlarım, gündemi takip ederken bile yaşanan olaylara duyarsız kalabilecek bir yüreğim yok benim. Çünkü insanlık erdemi, yaşanan olaylara duyarsız kalırsa, oradaki toplumun yokolması günün birinde gündem oluşturabilir!
Ekonomik alanda girdaba girdiğimiz günlerdeyiz. Kriz yok denilse bile, düzlüğe çıkılacağı moralleri ile halkımız oyalansa bile, gerçek gidişatın böyle olmadığına “acı günlerde, Tatlı sözcükler kullananlar bile” inanmadıklarını düşünüyorum.
Ağustos ayı ile başlayan Dolar tırmanışı, Eylül ayı ile tartışmaları artırdı. Asıl sıkıntının Ekim ve Kasım aylarında yaşanacağı yönündeki tahminlerimi dolaylı da olsa sizlerle bu sütunlarda paylaşmıştım. Ekim ayı ile birlikte ekonomik anlamda yaşadıklarımız ortada! “Ekonomik kriz yok!” denilen bir ülkede ardı arkasına zam paketleri açıklanır mı?
Çocukluk günlerimi anımsıyorum, Ortaokul birinci sınıfa gidiyordum. O zamanlar TV yoktu, sadece TRT Radyosunu dinliyorduk. Bazı evlerde radyo bulunuyordu. Haber bültenlerini dinlemek için radyosu olan evlere giderdik.
Bir gün haber bülteninde; “Şeker fiyatına 5 kuruş zam yapıldı!” diye haber duymuştum. 1974 yılıydı ve Başbakan Bülent Ecevit’ti. “Zam” demeyi bilmediğim için babama sormuştum. TBMM’de bu zamma karşı Milletvekillerinin tepkileri olduğunu ve olayın ne anlama geldiğini öğrenmeye çalıştım. Ortaokul birinci sınıf öğrencisi olarak “Zammın” ne anlama geldiğini bilemiyordum. Ecevit hükümetinin şekere yüzde 5 zammının Meclis’teki tartışmaları dikkatimi çekmişti!
Yıllar geçti, günün birinde Ecevit yine Hükümette ama ortağı ile birlikte ülkemizi yönetmeye çalışıyor. Ekonomik kriz içerisindeki bir esnaf kucağına altığı yazar kasayı getirip Başbakan Ecevit’in önüne atabilecek kadar yaklaşabiliyor ve ekonomik kriz içerisinde olduğunu dile getirebiliyor!
İki gün önce gazetelerin haberini okuyunca memleketimin geleceği açısından üzüldüm. Belki de sizler okumadınız, yüreğinizde hiç hareketlilik olmamış olabilir.
Bayrak; bir ülkenin bağımsızlığının sembolüdür, Türk Bayrağı ise şehitlerimizin kanlarının renginin simgesi olarak bilinmektedir. Bayrağımızın ipliğinin Uzakdoğu ülkelerinden ithal olması sizleri düşündürebiliyor mu!? Türk Bayrağının iplikleri; Hindistan, Pakistan ve Çin’den alının ipliklerle dokunması haberi, “Bir ülkenin bayrağının iplerinin dolarla satın alınması olayı” sizlerin yüreğinde ne gibi hareketlilik getirir bilemem!”
Elektrik ve doğalgaz’a Ekim ayı ile birlikte zam yapıldı. Ekonomik performasımızın muhasebesini ABD’li bir firmaya ihale ettik! “Ey Amerika!” diye heybetlendiğimiz bir Emperyalist ülkenin firmasına ülkemizdeki ekonomik “danışmanlık” gibi bir denetimi teslim etmenin gerekçesinin gerçekleri Türkiye’de yaşayan halkın suçu mudur!?
Ev veya işyerinize gelen elektrik faturalarındaki rakamları ve hangi tür eklemeler yapıldığını hesap edeniniz var mı!?
Elektrik sayaç okuyucuları aylık okuma yerine bazı mahallelerde iki ayda bir gelmeleri ile birlikte farklı bir uygulama yapıldığının çözümünü kim bulacak?
Birilerinin, “Uyuyan DEV’i, veya “Uyuma oyunu yapan Dev’i” uyandırması, o Dev uyan-mı-yor veya ‘uyandırılmak istenmiyorsa! Uyandırmak gerekir! Saygılarımla…