29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.3666
EURO34.9744
ALTIN2325.0
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Yönetici Ruhu

Yönetici konumunda olanlar, ellerindeki yetkileri kullananlar ile kullanamayanlar veya kullanmak istemeyip günü kurtarmak isteyenler diye üç ayrı kategoride yöneticileri değerlendirebiliriz.

Bir makama oturmuş, elinde belli yetkileri olanların hal ve hareketlerini izlediğiniz oldu mu?

Makamının hakkını verip vermediği şeklinde de söyleyebilirsiniz.

Muhtarlık makamından başlayın, Belediye Meclisi, İl Genel Meclisi üyeliği, Belediye Başkanlığı ve Kurum Müdürleri olarak görev yapanları aklınıza getirin.

Görevini gerektiği ve hakkı ile yerine getirmeyenleri eleştirebiliyor musunuz? Görevini yeterince yerine getirip getirmediğini akşam evine vardığında, başını yastığa koyduğunda kaç kişi düşünüyor?

Yönetici ruhu, sorumluluk ister, iş görevini yerine getirmeyi ilke edinmiştir. Bir üst makamından gelebilecek engellemeler bile olsa, koltuğunun ve makamının hakkını veremeyenler doğal olarak halktan tepki almaya hazır olmalıdır.

Şöyle düşünelim; biz gazeteciler herhangi bir haberi yazmadığı zaman eleştiri alırız. “Neden yazmıyorsunuz, korkuyor musunuz? Böyle bir sorun var, bunu gündeme getirmelisiniz!”gibi tepkiler aldığımız olur.

Meslektaşlarım ellerinden geldiğince sorunları gündeme taşımaya çalışırlar. Bizlerin görev bilinçleri ile çalıştıkları kadar, yetkili ve etkili olanlar, yani makamlarında oturanlar da bizlerin yazdıkları sorunlara parmak basabilseler ne güzel olurdu.

Duyarsızlıklar almış başını gidiyor. Yazılanlar gazetelerin sütunlarında kalıyor. Bir de siyasetin kirletmeye çalıştığı makam ve mevkilerdekilerin korkusuzca vurdum duymazlıkları araya girince sorunların çözümü için ne yazarsan yaz yerinde kalabiliyor.

Son yıllarda makam sahipleri yeni bir yol öğrenmişler. Görevlerindeki hataları, eksik veya aksaklıkları gündeme taşıyan gazeteciler hakkında dava açarak olaylardan sıyrılmaya çalışıyorlar.

Her zaman söylediğim bir söz vardır; “Her insanın yaşamı boyunca günün birinde bir gazeteciye, bir doktora, öldükten sonra da İmam’a ihtiyacı olacaktır.”

Gazetecileri eleştirenler öncelikle kendi yaşantılarına dönüp bakmalılar. Kazançlarına, sosyal yaşantılarına, görevlerini hakkı ile yerine getirip getirmediklerine bakmalılar.

Gazeteler toplumun aynasıdır. Toplumun sorunları her geçen azalmayıp çoğalıyorsa bilin ki gazeteler duyarsız değil, o toplumun bireylerinin çoğunluğun duyarsız olmasından kaynaklanmaktadır.

Halkın sorunları yerine gazete sütunlarında kurum yetkililerinin haberleri sık yayınlanıyorsa düşünülmesi gerekir. Olumsuzluklara karşı duyarlı insanların az olduğu toplumlarda gazeteler gerektiği gibi görevini yerine getiremez.

Bir olayla ilgili bilgi verirken, adının yazılmasını istemeyen, fotoğrafının yayınlanmasını istemeyen insanlarla karşılaştığınızda o şikayeti nasıl gündeme taşıyacaksınız?

Günü kurtararak, emeklilik günlerini bekleyenler, ay sonunda aldıkları ücretleri aile bireyleriyle nasıl harcayabiliyorlar bunları kaç insan düşünebiliyor?

Gazetemizde günlük en az bir önemli halk sorununu sütunlarımıza taşımadığımız zaman bizler görevimizde eksiklik görmekteyiz.

Gündeme gelen sorunlara duyarsızlık gösterenler de aynı şekilde rahatsızlık duydukları zaman sağlıklı ve barış içerisinde bir toplumda yaşayabiliriz. Saygılarımla….

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar