Yıllar “Barış”ı getiremedi!..

Yeryüzünün kurulduğu günlerden bu yana  kardeşlik ve barış içerisinde yaşamak isteyenler ile, huzuru bozmak isteyenler arasındaki uğraşı sürüp gidiyor.

Ozanlar bağlamaları ile Şairler şiirleriyle dile getirdikleri barış ve huzur ortamına rağmen, emperyalizmin “böl-parçala-yut” taktikleri dünyanın bir çok ülkesinde bir çok noktada başarılı olabiliyor! Başarılı olunamayan ülkelerin ise okuyan, sorgulayan ve öğrenen toplumların yaşadıkları ülkeler olduklarını görmekteyiz.

Yazımın başlığı üzerine sayfalarca yazabilirim, ancak asıl anlatmak istediğim konularıma geçmek istiyorum. Anı defterimi açtım, sayfalarını karıştırdım. Dolma kalemle gündemdeki gelişmeleri yazdığım notlarımı bugün yine sizlerle paylaşmak istedim.

14 Haziran 1088 Salı günkü (Bundan 31 yıl öncesi) gazetenin haberini güncemdeki notlarla  paylaşıyorum: “ 36 yıl sonra ilk kez bir Türk Başbakanı Atina’da… Başbakan Turgut Özal, Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu’nun resmi davetlisi olarak beraberinde 170 kişilik bir heyetle Atina’ya gitti.”

O zamanlar bir başka ülke ile resmi görüşme yapabilmek için bu kadar sayıda kişi ile gitmek gerekiyormuş! Aradan 31 yıl geçti, bugünkü iktidarın başındakiler bir başka ülkeye resmi ziyaret için kaç kişilik heyet ve kaç kişilik koruma ile gittiği konusunda bilgiler konusunda sadece bir anımsatma yapmak istedim.

Güncemin sayfaları arısındaki aynı tarihlerdeki  olayları paylaşmayı sürdürüyorum: “Ankara’da sel felaketi. Yağmur ve fırtına sonunda 185 ev yıkıldı, 13 kişi öldü.

Yetkililere göre felaket kanal sisteminin yetersizliğinden kaynaklandı. Ankara Büyükşehir belediye Başkanı Mehmet Altınsoy suçlamalar karşısında; ‘Allah’ın felaketi, ben mi davet ettim!’diye konuştu.

Bu sözler 31 yıl önceki Ankara’da Belediye Başkanı Altınsoy’un konuşmaları. Aradan geçen onca yıl sonrasında bugünkü siyasilerimizin konuşmalarında farklı ve akılları karıştırmayan sözleri görebiliyor musunuz!?

-“Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirli, İstinye tersanesinde 3 geminin devir teslim töreninde konuşma yaptığı sırada, işçiler haklarının verilmediği gerekçesi ile tören alanından ayrılarak protesto etti”

Ekonomik gelişmelerle ilgili bir haberi paylaşayım. –“1988 yılının Nisan ayında toplam 66 milyar 108.2 milyon lira sermayeli 1619 yeni şirket kuruldu. DİE’nin açıklamasına göre şirketlerin 724’ü inşaat ve bayındırlık, 334’ü imalat sanayi, 551’i ise toptan ve perakende, ticaret, otel, lokanta, ulaştırma, depolama, tarım ve ormancılık alanlarında olduğu bildirildi.”

Her seçim öncesindeki siyasi parti liderleri ülkeyi daha iyi yöneteceklerini iddia ederek yönetime aday olurlar. Aradan 31 yıl geçti, o günkü adı ile DİE, bugünkü adı ile TÜİK verilerine bakmak gerek.  

Mayıs ayındayız, TÜİK Nisan ayı verilerini açıklamıştır veya  önümüzdeki günlerde açıklayacaktır. Kaldı ki bu kurum Devletin resmi bir kurumu olarak görev yapmaktadır. 

Nisan 1988’de  kurulan şirket sayısı ile 2019 yılının Nisan ayındaki kurulan şirket sayısını karşılaştırdıktan sonra, ülkemizdeki ekonomik gidişatın durumunu gözleyebilirsiniz.

Unutmayalım ki, birkaç saniyelik zevkin sonunda doğabilecek  sorunlarının çözümü için kaybedebileceğiniz çok değerlerin olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız!

Bundan sonraki yorumları sizlerin görüş ve düşüncelerinize bırakıyorum, saygılarımla…