Yılın en güdük ayına girmiş bulunuyoruz. Şubat ayı diğer aylardan farklı olarak tanımlanır. Diğer aylar 30 veya 31 gün olurken, Şubat ayı en fazla 29 gün olarak yaşanmaktadır.
Şubat ayına bu nedenle ‘güdük ay’ da denilmektedir. Yılın ilk ayını gerilerde bırakıp, ikinci ayına girerken, gündemde ‘Anayasa’ referandumu üzerine olaylar tartışılmaya başlandı.
Bu arada referandum tarihleri üzerine de tahmini tarihler verilmeye başlandı.
9 Nisan veya 16 Nisan 2017 tarihlerinin birinde Anayasa oylaması için halkın sandık başına gideceği yönündeki tahminler yoğunluk kazandı.
Kesin tarih henüz verilmemiş bile olsa, siyasiler kendilerini bu iki tarihten birine koşullandırmış durumda. Şu anda siyasi partilerin tavırları da netleşmeye başladı.
Ak Parti ile MHP’nin tavrı Anayasa maddeleri üzerindeki yapılacak olan oylamada ‘evet’ olarak gözlenirken, CHP ise tavrını ‘hayır’dan yana koyuyor.
Geriye kalan siyasi partili vatandaşlarımız da günler içerisinde tavırlarını ortaya koyacaklardır.
Halkın oyuna sunulacak olan ‘anayasa değişikliği’ noktasında siyasi partilerin elbette etkileri yoğun olacaktır. Bu oylamanın bir siyasi partinin iktidara gelmesi veya Hükümet kurabilmesi, ya da Milletvekili seçmek gibi olmadığını düşündüğümüzde halkın bu konudaki tavrının neticelerini sandıkların açılması ile öğrenebileceğimizi de unutmamak gerekiyor.
Yani, oylamanın ardından evet veya hayır çıkması halinde, bu konuda öncülük eden siyasi partiler kendi uğraşıları sonucunda böylesi bir başarıyı kazandıklarını söylerken, halkın kendi iradesinin veya ülkede yaşanan ekonomik, sosyal, siyasal ve diğer etkenlerin de rollerini düşünmek zorundayız.
Şubat ayını da gerilerde bırakacağız, ardından Mart ve derken Nisan ayı geliverecek. Bir de bakmışız ki halkın önüne sandıklar konulmuş, sabahın erken saatlerinde oy kullanma işlemleri, derken sandıkların açılması ve oyların ayrım ve sayımlarının ardından sonuçlar açıklanacak.
O akşam insanlar cep telefonları sandıktan çıkan sonuçları belli noktalara bildirmeye çalışacak. Radyo ve televizyon kanalları ise seçim yasaklarının kalkması ile birlikte haber bültenlerinde sonuçları kamuoyu ile paylaşmaya çalışacaklar.
İnsanlar pür dikkat televizyonlarının başında önce kendi illerindeki, ardından da diğer iller ile birlikte ülke genelindeki sonuçları öğrenmenin heyecanının yaşayacaklar.
Gecenin ilerleyen saatlerinde sonuçlar netleşmeye başlayacak, derken ülke genelindeki sonuçların resmi olmayan rakamları açıklanması ile ‘evet veya hayır’cılar arasında farklı yorumlar yapılmaya başlayacak!
Bu oylamanın ardından kazanan veya kaybeden diye bir sonuç üzerine yorumlar yapılabilir mi? Madem ki halkın oylarına sunuluyor, halk sandığa gitti ve tercihlerini yaptı. Sonuç nasıl çıkarsa çıksın, halkın iradesine saygı duymak gerektiğine inandığımıza göre ne demek gerekiyor!?
Burada önemli olan nokta, halkın sandığa gidip tercihini yaparken ne için evet veya hayır oyu kullandığıdır. Kullandığı oyun renginin sonuçta nereye ulaşacağı ve gelecekte olası olumlu veya olumsuzlukları ne derece bilerek oy kullanmasıdır. İşte burada da görev; halkı sağlıklı bilgilendirmekten geçiyor. Saygılarımla…
Şubat ayına bu nedenle ‘güdük ay’ da denilmektedir. Yılın ilk ayını gerilerde bırakıp, ikinci ayına girerken, gündemde ‘Anayasa’ referandumu üzerine olaylar tartışılmaya başlandı.
Bu arada referandum tarihleri üzerine de tahmini tarihler verilmeye başlandı.
9 Nisan veya 16 Nisan 2017 tarihlerinin birinde Anayasa oylaması için halkın sandık başına gideceği yönündeki tahminler yoğunluk kazandı.
Kesin tarih henüz verilmemiş bile olsa, siyasiler kendilerini bu iki tarihten birine koşullandırmış durumda. Şu anda siyasi partilerin tavırları da netleşmeye başladı.
Ak Parti ile MHP’nin tavrı Anayasa maddeleri üzerindeki yapılacak olan oylamada ‘evet’ olarak gözlenirken, CHP ise tavrını ‘hayır’dan yana koyuyor.
Geriye kalan siyasi partili vatandaşlarımız da günler içerisinde tavırlarını ortaya koyacaklardır.
Halkın oyuna sunulacak olan ‘anayasa değişikliği’ noktasında siyasi partilerin elbette etkileri yoğun olacaktır. Bu oylamanın bir siyasi partinin iktidara gelmesi veya Hükümet kurabilmesi, ya da Milletvekili seçmek gibi olmadığını düşündüğümüzde halkın bu konudaki tavrının neticelerini sandıkların açılması ile öğrenebileceğimizi de unutmamak gerekiyor.
Yani, oylamanın ardından evet veya hayır çıkması halinde, bu konuda öncülük eden siyasi partiler kendi uğraşıları sonucunda böylesi bir başarıyı kazandıklarını söylerken, halkın kendi iradesinin veya ülkede yaşanan ekonomik, sosyal, siyasal ve diğer etkenlerin de rollerini düşünmek zorundayız.
Şubat ayını da gerilerde bırakacağız, ardından Mart ve derken Nisan ayı geliverecek. Bir de bakmışız ki halkın önüne sandıklar konulmuş, sabahın erken saatlerinde oy kullanma işlemleri, derken sandıkların açılması ve oyların ayrım ve sayımlarının ardından sonuçlar açıklanacak.
O akşam insanlar cep telefonları sandıktan çıkan sonuçları belli noktalara bildirmeye çalışacak. Radyo ve televizyon kanalları ise seçim yasaklarının kalkması ile birlikte haber bültenlerinde sonuçları kamuoyu ile paylaşmaya çalışacaklar.
İnsanlar pür dikkat televizyonlarının başında önce kendi illerindeki, ardından da diğer iller ile birlikte ülke genelindeki sonuçları öğrenmenin heyecanının yaşayacaklar.
Gecenin ilerleyen saatlerinde sonuçlar netleşmeye başlayacak, derken ülke genelindeki sonuçların resmi olmayan rakamları açıklanması ile ‘evet veya hayır’cılar arasında farklı yorumlar yapılmaya başlayacak!
Bu oylamanın ardından kazanan veya kaybeden diye bir sonuç üzerine yorumlar yapılabilir mi? Madem ki halkın oylarına sunuluyor, halk sandığa gitti ve tercihlerini yaptı. Sonuç nasıl çıkarsa çıksın, halkın iradesine saygı duymak gerektiğine inandığımıza göre ne demek gerekiyor!?
Burada önemli olan nokta, halkın sandığa gidip tercihini yaparken ne için evet veya hayır oyu kullandığıdır. Kullandığı oyun renginin sonuçta nereye ulaşacağı ve gelecekte olası olumlu veya olumsuzlukları ne derece bilerek oy kullanmasıdır. İşte burada da görev; halkı sağlıklı bilgilendirmekten geçiyor. Saygılarımla…
