29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.3847
EURO35.0663
ALTIN2326.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Yılanın kuyruğu

Köydeki yaşamı bilenler anımsarlar, tarlaya gitmek, davar gütmek, tarlaya ekilen ürünlerin çapaları ile uğraşmak gibi işler insanları bazı anlarda zoruna gider.


Doğup büyüdüğünü köyünü sevmeyen insan olmaz. Çünkü doğup büyüdüğü köyünde önemli anıları geçmiştir. Örneğin ben; fıstık tarlasında anamın sancısı tutmuş, sonrasında ebeme getirmişler dünyaya gelmişim.


Yani sizin bugünlerde bildiğiniz gibi 112 Acil servis ambülansı gibi lüksümüz olmamış.

 
Bugünün değerini bilin demek hakkım olsa gerek. Çağın teknolojik gelişmelerinden yararlanmak önemlidir.


Çocukluk günlerimde yılanın kuyruğunu tutup, başımın üzerinde dönderip sonrasında belinin kırılması için metrelerce uzağa fırlattığımı anımsıyorum da, bugün olsa bu eylemi yapmaya cesaret edemem.


Bizim çocukluğumuzda yılanları kuyruğundan tutar, dik duruş yaparak belini kırdığımıza inanarak ‘sokmayacağına’ inanarak bırakırdık.


Akreplerin yuvalarına mumlu ipler takarak onları çıkarır, eşleştirir birbirlerini sokmalarını izlerdik.


Bizim köydeki çocukluk anılarımız böyle geçerken, ilkel ve köy yaşamı diye bizlerin yaşamlarına gülenler olurdu. Bu kişiler şehirlerde yaşayan, ay sonunda babalarının aldığı maaşlardan üç beş kuruş alarak yine babalarının verdiği harçlıklarla köylü çocuklara hava atanlardan oluşuyordu.


Yılanın derisinden kemer takanlar gurur duyarlar. Canlı yılanın derisinin üzerinde parmaklarını gezdirebilmek bence önemli.


Her insanın bir yılan kadar tehlikeli olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Yılan veya yılanlara gerek yok. Yılanlar kaplamış dört bir yanımızı, onların bizlere zarar vermemesi mücadelesini veriyoruz.


Yılan denildiğinde aklınıza sürüngen hayvanlar gelmemeli. Yüksekten yürüyen, hatta iki ayağını, bacaklarını ve başını bile görebildiğiniz, üstelik ‘insan olarak’ bildiğiniz birilerinin bile sizi ‘yılan gibi soktuğuna’ tanık olabilirsiniz.


Yılanlar insanlara doğrudan zarar veremezler. Ama insanlar kendilerinin yaptığı yanlış hareketler sayesinde yılana sokulmayı ve zehrini almayı akıl etmeden zarar görebilirler.


Bir de bunun aksini düşünelim. Yılan gibi sokan kişiler, yılan gibi insanları sokanlar ve yılan gibi insanların ekmeği ile oynayanları ortaya çıkaralım.


Yılanların hepsi zehirli değildir, zehirli olmasına da gerek yok. İnsanların hepsi de kötü değil ama, öylesi zehir zemberek konuşan insanlar var ki, insanı zehirlemeye yetiyor.


Haksızlık ve adaletsizliğin yaşandığı bir ortamda, günün birinde ‘Adalet’in tecelli’ edeceğinin bilinmesi ve haksızlığın Haklıdan yana döneceği unutulmamalıdır. Aynı işi yapan iki işçi, biri İş-Kur’dan gönderilip asgari ücretli çalışıyor, diğeri özel bir şirketten gönderilip 400 Tl’ye çalışıyorsa, burada ‘adaletsizlik’ sorgulandığı zaman neden alınırlar, bunu anlamakta zorlanıyorum. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar