29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.3744
EURO35.0772
ALTIN2325.3
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Yılanı ısıran adam

Adını duyduğunuzda buz gibi kesiliyorsunuz değil mi? Yılan denildiğinde aklınıza ilk gelen soğuk bir ürperti ile birlikte, onun sokma olayını anımsarsınız.


Bir insan yılanı ısırabilir mi diye aklınız karışmış olmalı? Yılanı arkasından dolaşıp kuyruğundan tutan bir insanı görmüş olabilirsiniz. Yılanı kuyruğundan tutup baş aşağı çevirdiğinde biraz sallarsanız belindeki kemikleri kırılır ve hareketsiz hale gelir diye söylenir.


Yılanı bir insanın ısırması doğru mu, gerçek mi diye aklınız karıymış olmalı. Bu olayı sizlerle paylaşmak istedim. Sakın ola ki siz cesaretinizi toplayıp ta Muharrem dede gibi bir olaya kalkışmayan.


Muharrem dede 92 yaşında, dağ köylerinden birinde oturuyor. Muharrem dedenin torunu ile arkadaşız, geçtiğimiz günlerde çarşıda karşılaştık. Sohbet, hal hatır sormaların ardından köyde neler yapıp yapmadığını sordum.


Sonra söz dönüp dolaşıp Muharrem dedeye geldi. İri yapılı bir insandı, tarihsel bilgilerine hayran olurdum. Osmaniye’deki ‘kaç kaç’ yıllarını ve ‘çete harbini’ anlatırken ağzım açık dinlerdim onu.


Muharrem dede köy kahvesinde otururken birkaç arkadaşı ile iddiaya girmiş, yılanı tutup başını ısıracağını söylemiş. Herkes şaşkınlık içerisinde, muharrem dedenin aklından zoru mu var diye telaşlanmışlar.


Köy yeri bu işte iddiaya girildiği zaman yerine getirilmezse arkasından olmadık sözler konuşulur.


Muharrem dede iddiasında ısrar edince köylüler bahçelere, bağlara çıkıp yılan aramaya çıkmışlar.üzüm bağlarının arasında dolaşırken kara bir yılanın kaçmakta olduğunu fark edince Muharrem dedeyi çağırmışlar. Birkaç kişi hep birlikte yılanı kovalamaya başlarlar ve sonunda bir ot yığınının içerisinde kıstırıp yakalamaya kalkarlar.


Yılan hiddetli ve öfkeli olduğu kadar yorgundur. Ama hareket edecek hali kalmamıştır. Muharrem dede yılanın arkasından dolanır ve bir hamle ile kuyruğundan yakalar. Önce baş aşağı sallayarak kendince bel kemiğini kırıp hareketsiz hale getirir. Sonra bir eliyle kuyruğundan tutarken yerde hareketsiz halde yatmakta olan yılanı boynundan tutmaya çalışır.


Nihayet yılanı boynundan tutup parmakları ile iyice sıkan muharrem dede, yılanın başını alıp ağzına doğru götürmeye çalışırken, çevredeki diğer insanlar gözleri fal taşı gibi açık, nefeslerini tutmuş halde bakmaktadır. O anda zaman durmuştur sanki, muharrem dede boynundan tuttuğu yılanı ağzına doğru götürürken, yüzünün rengi değişmiş, elindeki yılan gibi kapkara olmuştur. Bazıları bu iddiadan vazgeçilmesini isterler, bazıları ise heyecanlı bakışlarla sözünü yerine getirmesini ister.


Sessizlik, suskunluk ve yürekleri hareketsizleşen insanların bakışları arasında Muharrem dede yıların başını iki dişinin arasına almaya çalışırken, dilinden çekinir. Önemli olan yılanın dilini tutabilmektir. Zehir yılanın dilindedir, bunu nasıl başarabileceğini hesap etmeye başlar. Anlık olaylar karşısında çevresine bakar, kendisi ile iddialaşan arkadaşlarına bakar, sanki ‘hakkınızı helal edin’ dercesine masum bakışlar arasında yılanın boynundan sıkıca tutmaktadır.


Yılanın boğazı soluk alamaz hale gelmiştir, gözleri kızarmış, öfkeli halde, ancak kuyruğunu sallayacak halde bile değildir. Dilini çıkarabilmesi bile zor gibi anlaşılmaktadır.


Muharrem dede için ‘ne duruyorsun, hadi!’ diye konuşan arkadaşlarının son kez gözlerine bakar. Yılanın ağzını ve dilini kontrol eder, ani bir hamle ile başından ısırır.


Isırma anında parmakları gevşeyen Muharrem dede, yılanın boğazını farkında bile olmadan bırakmıştır. Öfkeli yılan o öfke ile muharrem dedeyi dilinden sokarken bir karış kadar da baş kısmını boğazına doğru götürür. Çevredekiler Muharrem dedenin başarısını alkışlarlar ama, yılanın soktuğunu anlayamazlar. Hareketsizlik devam ettiğinde de Muharrem dedenin öldüğünü anlarlar. Esen kalın…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar