Anayasalar, yön bulmaya yarayan “pusula” ya da teknoloji harikası bir alet yardımıyla yol haritası sunan ve istenilen adrese götüren “navigasyon (yön bulma)” cihazı gibidir.
Yeni anayasa çalışmaları bağlamında maddelere serpiştirilecek hükümler ve kurulacak organlar yoluyla toplumun geleceğine dönük projeksiyonların ve öngörülerin nakış gibi başarılı şekilde işlenmesi şarttır.
Anayasacılıkta trend, “süreç anayasacılığı” dır.
Demokratik ve katılımcı bir süreç izlenerek yapılan anayasanın içeriğinin de demokratik olacağı varsayımına dayanan yaklaşım meşruiyet pompalayan şekli kaynakların başında gelmektedir.
Dünya anayasacılığında yükselen değer niteliğine bürünen bir başka nokta ise, yeni anayasa yoluyla ileri demokrasi standardı idari pratiklerin ve fiili yansımaların gündelik hayata geçirilmesidir.
Vazife (ödev) değil de hak temelli bir anlayışla kaleme alınmış temel hak ve özgürlükler kataloğu, insan hakları karnesinin başarılı olup olmadığının evrensel kriteri haline gelmiştir.
Dünya anayasacılık gelişmelerine karşılaştırmalı şekilde bakıldığında, demokrasi iklimini pekiştirmek isteyen ülkelerin vizyoner nitelikte yeni bir anayasa yaparak alt yapısını güçlendirdikleri görülmektedir.
Yeni anayasayı bütün sorunları bir çırpıda çözecek sihirli bir değnek olarak algılamak elbette abartılı bir beklentidir.
Anayasa literatüründeki trendleri, Türkiye gerçeklerinin filtresinden geçirmeksizin bütünüyle kopya etmek de doğru değildir.
Türk milleti, moral değer ve itici güç sağlayacak yeni bir anayasayla, yeni bir tarihi başarıya imza atmak için gereken donanım, birikim ve tecrübeye sahiptir.