19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.6283
EURO35.363
ALTIN2501.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Yekinmek; dik durmak değil!

Dik duruşu, her insan farklı yorumlayabilir. Ayrıntılarına girmeyeceğim; ancak, dik duruşu göstermek, ‘yekinmek!’ olmadığını söylemek ve birileri kendini uyanık sanıp, başkalarını ‘aptal’ yerine koyamayacağını söylemek istiyorum.

Yekinmek; bir anlık dik durmaktır. Dik durmak ise; uzun süreli ve kendinden sözettiren bir eylem olarak tanımlanır.

Haksızlıklar, usul hataları ve davranış bozuklukları nedeniyle birilerine ‘dik duruş’ göstermek isteniyorsa, bunun sonuna kadar arkasında olmak gerekir. Göstermelik dik duruş yapılmak istendiğinin farkına varanlar, gün olur ikinci bir ‘yekinme’ olayında sizi yalnız bırakabilirler.

Basın mensubu; özgür beyinle çalışmalıdır, yani özgür olabilmelidir. Yazdıklarından yasalar önünde sorumlu olduğundan yola çıkarsak, yazdıklarına ‘patronları engel’ olmamalıdır.

Basın mensubu, halkın sorunlarını yöneticilere duyurma ve sorunların çözüm noktasında köprü görevini gördüğü yolundan hareketle, görüşlerine patronları müdahale etmemelidir.

Basın patronlarına gelince; kendilerini özgürlükçü gösterip, aniden yekinen konuşmaları ile basın emekçilerini bir araya getirip, ardından da yapılan tepki konuşmaları yayınlama noktasında ‘geri adım’ atmamalıdır. Kendi personelini ‘korumak uğruna’yapılan basın mensuplarının konuşmalarındaki kaseti’yok’ etmemelidir.

Ülkemizde medya çalışanı olarak kamuoyu hizmeti vermek zor bir meslek.

Patronlar veya kendini patron sananlar sayesinde istenildiği gibi sorunlar gündeme taşınamıyor. Bunu da bir kenara bırakalım.

Örneğin; medyanın patronlarından biri çıkıyor, kamera çekimleri yapılıyor, gazetecilerin görüşleri alınıyor, haber akşam saatinde tv’de yayınlanacak. Akşam oluyor, olaylarla ilgili ne haber var, ne de günün içinden programı.

Ne olmuş? Patron gidip Vali ile görüşmüş, kaseti belki de izletmiş ve gerekeni yapmış…

Vali bir örnektir, Bu Bakan veya Milletvekili ya da sözkonusu Kurumun Müdürü de olabilir.

Ertesi gün haber yayınlanmayınca medya çalışanı nasıl toplum arasına çıkacak ve dolaşacak.

Nerede o kaset, fotoğraflar, haber notları neden yayınlanmadı?

Bizim meslek; deki-kodu sözlerinin haberlerinin gazete sütunları ile aktarılması ile yapılacak kadar küçük düşürülmeyen olmalı ki kamuoyunda ciddiye alınabilsin.

Kimseye meslek dersi vermek gibi bir niyetim yok, ancak kurunun yanında yaşın da yanmakta olduğu bir süreçten geçmekteyiz.

Güncel bir örnek; Kaz dağlarında siyanürle altın aranması ve ağaçların kesilmesi olaylarında, yönleri başka yerlere çekmek isteyen medya yayınlarını izliyoruz.

Olayları saptırmadan; “Siyanür kuyuları”nın doğaya, çevredeki yer altı ve yer üstü kaynaklarına, özcesi içtiğimiz suya zararının olup olmadığı konusundaki ciddiyet yerine, orada kimlerin arsasının bulunup bulunmadığı, “siyasi rantlar” üzerinde olaylar saptırılmak istenmesi doğru bir davranış mıdır?

Dik duruş demek farklı, ‘yekinmek’ farklıdır. Bunun farkına varmayanlar ise; “denize düştüklerinde yılana sarılmak isteyenler” konumuna gelirler. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar