08 Mayıs, 2024, Çarşamba
DOLAR32.2724
EURO34.7211
ALTIN2393.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Yazmak…

Bizim meslekte gördüklerini ve tanık oldukları olayları yazmak en doğru ve gerçek olan haberler olarak tanımlanır.

Gördüklerini yazmak ile, duyduklarını yazmak arasında fark vardır. Duyduklarını da yazabilir gazeteci, ancak duyum olduğunu belirtmesi gerekir. İki satır haberi yazamayanlar kendilerini bu mesleğin içerisinde farklı tanıtarak çevre edinebilirler. Bu konudaki kararı kamuoyu verir.

Bizim mesleğin tuzu kurudur her zaman. Bu olayı yaşarken farklı, tepki gösterildiğinde farklı olaylarla karşılaşabilirsiniz.

İşlerine geldiğinde gazeteciden övgü ile sözederler, hatta konuşmalarına başlarken klişeleşmiş “Güzide basın mensupları”diye sözlerine  başlarlar. Toplantıları biter, ertesi günü sokakta karşılaşıldığında sizleri tanımadıkları bile olur. Allah’a şükür ben böyle bir olayla karşılaşmadım henüz. Ama yazdıklarım bu kentte yaşanan gerçek olaylar olduğu için olayların bu yönünü de yazmam gerekiyor.

Yazmak kolay olduğu kadar zor bir olaydır. Yaptıkları hizmetler sağlıksız veya olumsuz bile olsa, güzelliklerini anlattığınızda yüzünüze gülüp teşekkür ederler. Hele bir de olumsuz yönlerini yazarsanız dillerinden kurtulamazsınız.

Gazeteciye öylesine sözler söylenir ki, öylesine iftiralar atılır ki, akıllara durgunluk gelebilecek ölçülerde de olabilir.

Her meslekteki kişilerin kendilerine göre yanlışları ve eksikleri olmuştur, olabilir. Her meslekteki kişiler haksızlık veya farklı eylemler içerisinde bulunabilir. Bunlara göz yumması ve kamuoyu ile haksızlıkları paylaşması gereken bizim meslekteki arkadaşlarımız olması gerekir.

Ancak, bizimkiler kendi iplerini bazı anlarda kendileri çekmeyi marifet sayabiliyorlar. Kıskançlık, çekememezlik ve duyarsızlıklar bu kentin gelişmesinin önünü tıkayabileceğini düşünmek gerekiyor.

Ortada bir yanlış varsa, bir kusurlu hizmet varsa bu olay kimseye ‘diyet’ borcu olunmadan dile getirilmeli, sadece halktan taraf olunarak yazılmalıdır. Yazılan olayların neticesinde olayla ilgili karşı tarafın da yanıt hakkının olabileceğini düşünmek, yeri geldiğinde yapılacak açıklamayı da aynı şekilde yazmak doğru, ilkeli ve tarafsız gazeteciliği getirir.

İşleyen yasalar, işleten yasacılar, yapılan çalışmalar ve çalışmaları yapanlar hatalı veya kusurlu olabilir, yanlış ta yapabilirler. Bilinen bu yanlışlar karşısında uyarı da bulunmadığınız zaman aynı hataların devam ederek ileri süreçte önü alınamayacak kötü olayları da birlikte getirebileceğini hesap etmek zorundayız.

Bir yana kalemlerini çevirip, diğer yana da karşı taraf olunması halinde, günün birinde kendinize ‘taraf’ aramak zorunda kalabileceğinizi de akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Günümüze bakalım, bir de bundan 15 yıl öncelerine. 15 yıl öncesindeki ‘tarafsız ve halktan yana gazetecilik’ ile bu günkü gazetecilik arasında dağlar kadar fark olduğunu görebilirsiniz.

Yaygın basından bir kaçının sayfalarını açmanıza gerek yok, sadece birinci sayfa manşet haberlerindeki sözleri okuduğunuzda kimin neyi, nasıl ve hangi amaçla yazmaya çalıştığını farkedebilirsiniz.

Dünkü gazetelerin attıkları başlıklar ile bugün aynı gazetelerin bazı olaylarla ilgili attıkları başlıklarda dağlar kadar ayrım olduğunu sadece yaygın basında değil, yerel basında bile görebilirsiniz.

Gazeteler halkı doğru bilgilendirme, gazeteci de tarafını halktan yana kalemini kullanmadığı sürece, günün birinde başına gelebilecekleri kendisi de tahmin edemez hale gelebilir. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar