Kışı bitirmek üzereyiz, ardından İlkbahar, sonrasında da yaz gelecek! Yazı görebilmemiz için yazmak ve yaşamak gerekecek!
Kış, derken İlkbahar’ı geride bıraktıktan sonra Yaza kavuşurken sıcaklıklar bugünkünden daha da bunaltıcı olacak!
İnsanoğlu biraz da vefasızlık göstermeye meyillidir! Dört mevsimden birini yaşarken, en çok ta Kış ve Yaz’dan şikayetçi olurlar!
Kışın üşümek, yazın ise sıcaklardan bunalıp yanmaktan şikayetçi olanlar; İlkbahar’daki yeşilliklere ve çiçeklerin renklerini gördüklerinde yürekleri kıpırdar.
Sonbahar’da ise yaprakların dökülmesi, doğanın kahverengine bürünmesi de şairler için farklı bir duygusal değer olur!
Bu insanları şimdi; “Hangi beşiğe belemek gerek!”
Yaşadıklarımızı, başkalarına yaşatmak veya “kendin için istemediğini, başkaları için layık görmek!”halk deyimini yeri geldiğinde kullanmış olmalısınız!
Bir ziyaret sırasında karşılaştığınız insanlarla tokalaşırken el sıkışma sırasında yüzlerine bakmıyorsanız, samimi olarak değerlendirilemezsiniz!
Beden dili kişilerin iç dünyalarını ortaya çıkarır, bu olayı da her insanın anlayabilmesi zordur.
Anlayanların değerlendirmeleri ise, kişilik değerlendirmesi sonunda “sınıfta kalır!”
Sabahleyin gazeteye gelirken semt pazarındaki tezgahların birinde, parmak büyüklüğünde yeşil renkli soğanımsı bir bitkiye rastladım.
İncelemeye başladım, Köyde yetişen biriydim ama anımsamaya çalıştım.
Bence bu “çiriş” olmalıydı ama, Pazar tezgahında bu güne kadar görememiştim. Kuşkularım artarken, pazarcı esnafına sordum; “Bu nedir!?”
Pazarcı esnafı yanıtladı; “”Beyefendi buna çiriş derler, çok sağlıklıdır! Bunun saçta kömbesini yaparsınız, farklı şekilde yemeğini de yaparsınız.
Kırsal alanlarda yetişen şifalı olduğu kadar daha farklı olaylarda da yararlıdır!”diye konuştu.
Yanılmamıştım ve onun çiriş olduğunu unutmamıştım!
Bir de zencefil tohumunu duymuştum, tıpkı çiriş gibi aynı görevleri yaptığı halk arasında konuşulurdu.
Bu iki bitkinin bedene güç verdiği yönündeki söylenilenleri büyüklerimizden duymuştum.
İnsanların canlı organizmalarına güç depolayan bitkiler olarak bilinen ve tanınan; “Zencefil veya çiriş” niyetinde kesilip, doğrandıktan sonra yenecek haline getiriliyor, yani bir takım şekillendirmelerden geçiyor.
Henüz Kış mevsimini bitirmemiş olsak ta, yaz bitkilerinden “Zencefil ve Çiriş” satılmaları Pazar tezgahlarına düşmüş olması, mevsimlerin ve doğanın dengesinin değiştiğine işaret olarak yorumlamaya başladım.
Bu arada, “Koca karı soğukları” veya “Karının kışı” denilen günleri anımsıyorum. Halk arasında genellikle Mart ayında halk arasında konuşulur.
Soğuk havanın sert geçeceği “Koca karı soğukları” diğer adı ile “berdül’acuz” Miladi takvime göre 11-17 Mart tarihleri arasında görülmektedir.
Sahi ya, biz bu sene Mart ayında “Karının kışı”nı pek hissetmedik ama, İnşallah, Ağustos ayında Çukurova’ya kar yağmaz!...
Yorum Yazın