Yaşayan bilir!

Çevrenizde olup bitenlere kulaklarınızı tıkadığınızda, duyarsız şekilde yaşamayı sürdürmek istediğinizde, günün birinde yaşadığınız bir olay sizlerin uyanmasını sağlayacaktır.

Televizyonda haberleri izlemek yerine dizileri izleyerek zaman geçiriyorsanız, çevrenizde ve ülkede olup bitenlerden haberdar olamazsınız.

Sokakta bir arkadaşınız yaşanan bir olumsuz olayla ilgili tepkisini dile getirdiğinde burun kıvırıp, “bana ne!”diye iç geçiriyorsanız, günün birinde benzer bir olay sizin de başınıza geldiğinde şaşkınlık içerisinde kalabilirsiniz.

Ekonomik olarak iğneden ipliğe zam geldiğini söyleyen birinin sözlerine burun kıvırarak bakıyorsanız, alış verip yaptığınız bir sırada fiyatının sizce yüksek olduğunu anladığınızda orada tepkisel davranış içerisine girebilirsiniz.

Asgari ücretine veya emekli maaşına zam gelmesinden dolayı sevinenler, günün birinde bir hizmet yaptırmak istediği sırada kendi maaşına yapılan zammın, karşılığında hizmet alımı noktasında da zam olduğunu yaşadığında şaşkınlık yaşayacaktır.

Bir arkadaşım emekli maaşına yapılan zammı henüz eline bile geçmeden sevinerek anlatıyordu. Çocuklarını evlendirmiş, evde eşi ile birlikte yaşıyor. Evi kira değil, bahçesinde sebze ve meyvesi de var, yani çarşıdan para verip almıyor. Emekli maaşı ile eşi ile birlikte yaşamını sürdürüyor. Bir otomobili var, yakıt fazla gitmesin diye çok zaman dolmuşla çarşıya geliyor. 

Geçtiğimiz günlerde oflayarak yanıma uğradı, trafik sigortasının günü bitmiş. Sigortacıya uğramış, trafik sigortasının rakamını duyunca strese girmiş olmalı ki, otomobilinin trafik sigortasını daha ucuz yapacak sigortacı aradığını söylüyordu.

Kendisine emekli maaşına gelen zammı öğrendiğindeki sevinçli anı anımsattım. Trafik sigortasına ve otomobilin muayene ücretlerine de zam geleceğini söylediğim anı anımsattım. Bir anda sustu, düşünmeye başladı, ardından; “Tamam sen söylemiştin ama, bu kadar da zam geleceğini düşünmemiştim.

Benim maaşıma yapılan zammın üç katı otomobilimin trafik sigortasına yapılmış. Bu kadar da adaletsiz bir zam uygulaması olmaz ki!?”diye konuşmaya başladı.

Bu kez ben sustum, kendisinin o psikolojik anını izlemeye başladım. Bir çay demleyip içmeyi önerdim, ama çay filan içmeye niyeti yoktu, adeta burnundan solumaya başlamıştı.

Bu ve benzeri olayları yaşadığınız zaman değil, çevrenizdeki olayları izleyerek gelecek günleri değerlendirmeniz gerekiyor. Bizim halk deyimine girmiş, aslında “İngiliz halk deyimi” olarak bildiğim “Bana değmeyen yılan bin yaşasın!”deni ya, işte o halk deyimini yaşatır oldular insanlara…

Teknolojiyi icat eden insanoğlu, kendi ürettiklerinin esiri haline gelmeye başladı. Zaman zaman burada yazıyorum; akıllı telefonları parmaklayarak sokakta yürüyenlerin bir trafik levhasına omzunun çarpması ile “pardon özür dilerim” diyerek, bir insana çarptığını sanarak yürüyenler ve kendinden geçenleri gözlerimiz önüne getiriyorum. 

Çocuğu ile kaldırımda yürüyen kadının akıllı telefonla oynayarak giderken çocuğunun yere düştüğünün bile farkına varmadığını, farkına varmış olsa bile, düştüğü için çocuğuna tokat vurması olaylarını da yazmıştım.

Bugünkü aklımızı iyi kullanmadığımız zaman, yarın bugünkü aklımızı bulamayabiliriz. Saygılarımla…