26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.463
EURO34.7591
ALTIN2436.3
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Yarım elma!

Bir halk deyimini anımsatmak istiyorum; “Yarım elma, gönül alma!”diye söylenir.

Bu halk deyiminin değişik yorumları yapılabilir. Bu deyimi ben de farklı şekilde yorumlamak istedim.

Osmaniye’nin merkeze en yakın köyü, Dereobası’nın 35 yıl önce yıkılan köprüsünün yerine yenisinin yapılması için köy halkı çok uğraş verdi.

Osmaniye’nin en uzak köyünde bile bazı sorunlar çözümlenirken, merkeze en yakın olan, arada sadece Karaçay suyunun bulunduğu Dereobası köyü sakinleri 35 yıl köprü yapılmasını sabırla bekledi.

Seçim öncesinde gelen siyasiler oy istediler, köylüler sandığa gitti, görevlerini yaptı. Ancak seçimler bitti, köprü bir türlü yapılmadı. 

Osmaniye’nin il olmasının ardından Belediye adres gösterildi, bu arada Dereobası köyü sınırları içerisinde bulunan; Ürün, Olukbaşı ve Zorkun yaylalarına götürülen hizmetler Dereobası köyü bütçesi gösterilerek yaptırıldı.

Bu yaylalarda sorunu bulunanlar Dereobası Köy Muhtarlığı ile iş yapmaya başlar oldular. Tüm bu işler sürüp giderken köy halkı köprü sorununun çözümlenmesini beklemeyi sürdürdü.

Nihayet geçtiğimiz yıl sorunun çözümlenmesi için düğmeye basıldı. O da, DSİ’nin Karaçay vadisi üzerinde projelendirdiği taşkından korunma kapsamında kanal çalışmalarıydı.

Çalışmalar başladı, ihalesi yapıldı, Karaçay dere yatağındaki iyileştirme, taşkına karşı önlemler kapsamında köprünün temeli atıldı ve tamamlandı.

Köy halkı verilen en küçük hizmeti bile unutmaz, yetkililere ve emeği geçenlere teşekkür etti, hatta Köy Muhtarı temel inşaatı devam ederken kurban bile kesti.

Karaçay dere yatağındaki iyileştirme çalışmaları insanları mutlu etmeye yetiyordu. Vadi boyunca yapılan çalışmalarla birlikte Dereobası köyü halkı da köprüsüne kavuşmuş, kente geliş-gidişlerinde rahatlamışlardı.

 Bu arada Çevre yolu ile bağlantısından dolayı da kent merkezinden Yaylalara gidiş-gelişlerdeki trafik rahatlamış oluyordu.

Köprü hizmete gireli aylar oldu, araçlar ve yayalar geçiş yapmaya başladılar. Ancak yayalar için oluşan bir soruna aylardır yetkililerin çözüm bulmadığını Pazar günü gördüğümde aklıma; “Yarım elma, gönül alma” halk deyimi geliverdi.

Yayar için ayrılan 2 metre genişliğindeki alana çıkabilmek için dolgu işlemi yapılmamıştı. İnsanlar yarım metre yüksekliğindeki yaya yoluna çıkabilmek için zorlanıyor, aynı şekilde çıkışta da aynı sorunu yaşıyorlardı.
Bebek arabası ile gelen aileler ise köprünün araç trafiğine açık alanını kullanmak zorunda kalıyorlardı.

Köprünün araç trafiğine açık alanında bebek arabası ile giden bir aileye çarpacak olan taşıt sürücüsü, trafik kuralları yönünden haksız sayılabilir miydi? Böylesi bir durumda kaza geçiren ailenin mağduriyetini kim karşılayacaktı?

Bu ve benzeri sorular akıllara gelirken, köprünün yayalar için ayrılan yolun giriş ve çıkışları sadece birer kepçe kum veya çakıl dökülerek üzerinin de asfaltlanması bu kadar çok bir masraf mı sayılıyordu?

Bugünkü gazetemizde haber fotoğrafını göreceğiniz köprünün yayalar için ayrılan bölümü ile ilgili yetkilileri duyarlı olmaya davet ediyoruz. Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar