Halk arasında medya çalışanları; “halkın gören gözü, işiten kulağı, konuşan dili” olarak tanımlanırdı.
Tanımlanırdı diyorum, çünkü son yıllarda medya çalışanları üzerinde de bir takım baskı unsurları mı desek, susturma uygulaması mı desek, işte adını siz koyun ne derseniz deyin, tırstırılmak istenilen olaylar yaşanır oldu.
Kim veya kimler tarafından bu tür uygulamalar hayata geçirilirse geçirilsin, günün birinde her insanın, bir gazeteci, bir doktor, öldükten sonra da bir din insanına gereksinim duyabileceğini unutmamak gerekir!
Sakarya ilindeki Halk gazetesinin Yayın Müdürü Hüseyin Cumali bir haber yapıyor.
29 Ekim törenlerinde, vatandaşların bulunduğu alanın önüne Vali’nin resmi plakalı aracı parkediyor.
Gazeteci ise Valinin makam aracını görüntüleyip; “Makam araçları tören yürüyüş yolunu işgal etti” başlığı ile haber yapıyor.
Haberin ardından Savcı, gazeteci Cumali hakkında soruşturma açıyor. Ardından gazeteci işten çıkarılıyor. Gazeteciye sorulan soru; “Niye plakayı yayınladınız!?”şeklinde oluyor.
Olaydan sonra Vali bey, kendisinin müdahalesinin olmadığını belirtse de, herkesin bildiği resmi araç plakasının yayınlanmasındaki “sakıncalı” durumu herkes merak etmeye başladı.
Bayram törenlerini izlemeye gelen vatandaşların önüne Vali’nin resmi plakalı aracının parketmesi doğru bir davranış ise, bunu haber gazetecinin de gösterdiği eylem o kadar doğru olsa gerek!
Bizler, kırmızı ışıkta duran Valinin resmi aracını gördük. Kalabalık bir cadde üzerinde seyrederken vatandaşlara yol veren Vali’nin makam aracını da gördük.
Bu Vali’nin aracının haber yapılması ve bir gazetecinin ekmeğinden olması noktasında kim veya kimlerin parmaklarının olabileceği ise kamuoyunda tartışma oluşturmaya başlamaz mı!?
İşte size bir başka Vali haberi daha. Balıkesir Valisi Ersin Yazıcı’nın kardeşi İsa Yazıcı, Düzce Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü görevine atanıyor. Vali Yazıcı kardeşini ziyaret edip, “hayırlı olsun, başarılar diliyorum”diyor.
Ne var bunda diyebilirsiniz, Vali’nin kardeşinin bir yere Müdür olarak atanmasında bir farklılık aramamak gerekir diyebiliriz.
Vali beyin kardeşi İsa Yazıcı sosyal medya hesabından; “Aile kökümüz, geçmişimiz, geleceğimiz velhasıl her şeyimiz…Babam, annem, abim, eşim ve yengem ziyaretime geldi.
Rabbim bize ve herkese büyüklerin duasını ve rızasını alarak hayırlı hizmetler yapmayı nasip etsin. Elhamdülillah” diye yazmış.
Gayet doğal bir paylaşım olsa da, ülkemizi yönetenlerin işe göre insan görevlendirip görevlendirmedikleri benim dikkatimi çekti.
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’ne atanan Vali biyen bu kardeşinin İmam Hatip Lisesi mezunu olduğunu öğrendiğimde, neden bir Spor Akademisi mezununun bu göreve atanmadığı dikkatimi çekti!
Böylesi bir uygulama; Türkçe dersinde, Matematik öğretmeninin ders vermesi gibi bir olay ortaya çıkabilir.
Okul yaşamı boyunca gördüğü eğitimin sonundaki branşına göre insanlarımıza çalışabilecekleri işe yerleştirdiğimiz zaman daha başarılı verim elde edebiliriz.
Kamu kurumlarında “işe göre insan yerine, insana göre iş verme” uygulaması vatandaşlarımıza hizmet noktasında verimliliği azaltır. Saygılarımla…
